Borsa Nasıl Oynanır, Nasıl Para Kazanılır?
  1. AnaSayfa
  2. Borsa Piyasası

Enflasyon Borsayı Nasıl Etkiler? Hisse Senedi Getirileri ile İlişkisi Nedir?

Enflasyon, Türkiye ekonomisi için tarih boyunca en büyük sorunlardan olmuştur. Borsa üzerine etkileri ise farklı dönemlerde ekonomistlerin yakın markajına girmiştir. Verinin borsayı nasıl etkilediği, hisse sendi ve tahvil getirileri ile ilişkisi yorumlanmaya başlanmıştır. Yazımızda bu etkileri ve ilişkiyi inceleyeceğiz.

Enflasyon Borsayı Nasıl Etkiler? Hisse Senedi Getirileri ile İlişkisi Nedir?Türkiye ekonomisinin tarihteki en büyük baş belası enflasyon olmuştur. Çünkü Türkiye ekonomisinin büyümesi için enflasyonun kontrol altına alınması birincil görevler arasında yer almaktadır. 2018 yılı Eylül ayında TÜFE’nin aylık yüzde 6,30, yıllık yüzde 24,52 seviyelerine ulaşması ile ekonomiye yönelik risklerin arttığı gerçeği kabul edilmiş oldu. Üstelik Türkiye’nin stagflasyon ile karşı karşıya olduğu yorumları yapılmaya başlamıştır.

Enflasyon, stagflasyon, resesyon gibi kavramlar aklınızı fazlasıyla karıştırıyor olabilir. Bir de bunların borsaya etkileri, hisse senedi ve tahvil getirileri ile ilişkisi geldi mi, her şey çorbaya dönebilir. Bu nedenle önce anlamadığımız bu kavramlar üzerinde durmanızı öneririz. Aynı zamanda verilerin açıklanma zamanlarında borsanın verdiği tepkileri izlemek de bir fikir edinmeniz açısından faydalı olacaktır.

Şimdi yapılan araştırmalar ve mevcut durumlara göre hazırlanmış grafikler yardımıyla enflasyonun borsaya etkileri, hisse senedi getirileri ile ilişkisini inceleyelim:

Enflasyon, Stagflasyon ve Resesyon Nedir?

Enflasyon, Stagflasyon ve Resesyon Nedir?Çok kısa bir hatırlatma olması amacıyla bu 3 önemli kavramın tanımlarını yeniden yapalım. Enflasyon; fiyatların genel olarak ve sürekli bir bicinde yükselme eğiliminde olması demektir. Burada dikkat edilmesi gereken kavram ise hayat pahalılığı ile enflasyonun aynı şey olmadığıdır. Örneğin; Amerika’nın pahalı bir ülke olması, enflasyonunun yüksek olduğu anlamına gelmemektedir.

Enflasyon, TÜİK’in belirleyip yayınlamış olduğu mal ve hizmetlerden oluşan sepete göre belirlenmektedir. Enflasyondan bahsedebilmek için fiyatlar genel düzeyinde artış olması gerekmektedir. Aynı zamanda bu artışlar da sürekli hale gelmelidir. Hesaplaması ise 2 farklı endeks ile yapılmaktadır. ÜFE ve TÜFE ile hesaplanan enflasyon, iktisatçıların mal ve hizmet sepetindeki değişimleri takip etmesi, aylık değişimlerini belirlemesi ile her ayın ilk haftasında paylaşılmaktadır.

Stagflasyon ise son dönemde Türkiye gündemini fazlasıyla meşgul eden kavramdır. Bir ekonomide enflasyon yaşanırken, ekonomi büyüme görülmüyorsa o ekonomide stagflasyon var demektir. “Enflasyon içinde durgunluk” olarak da yorumlanan bu durum, hem enflasyonla mücadeleyi hem de ekonomiyi canlandıracak politikalar üretmeyi gerektirir. Bu ise zor bir iştir ve ekonomik krizlerin başa çıkılması en zor olanlarından birisidir.

Resesyon ise ekonomide küçülme halidir. Ekonominin üst üste iki çeyrek Gayrisafi Yurt İçi Hasıla küçülmesi yaşaması, resesyona işaret etmektedir.

Türkiye’nin 2018 yılının ikinci yarısı itibariyle içerisinde bulunduğu durum, yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı üzere stagflasyona işaret etmektedir. Enflasyon tahminleri yukarı yönlü revize edilirken, büyüme için düşüş yorumları yapılmıştır.

Türkiye’nin 2018 ilk yarısında yüzde 6,3 oranında büyümüş olması, üçüncü çeyrekte ise büyümenin düşeceği tahmin edilmesine karşın ilk 9 aylık büyümenin yüzde 5 civarında olacağının tahmin edilmesi yıl sonu beklentilerine odaklanılmasına neden oldu. Eylül ayı sonunda enflasyonun yüzde 24,52 düzeyinde olduğu dikkate alındığında ise mevcut durum enflasyon içinde büyüme şeklinde tanımlanabilir. Buna karşın son çeyrekte büyümenin bir miktar daha gerilemesi halinde yıllık yüzde 3 – 4 oranında bir rakamla karşılaşılması stagflasyon tanımını daha da güçlendirecektir.

Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı açıklanmış ve ekonomiyi canlandıracak politikalar Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile duyurulmuştur. İktisatçılar ve ekonomistler bu programların hayata geçmesiyle durumla baş edilebileceğine güvenmiştir.

Kısaca Türkiye’nin 2018 Yılına Ait Ekonomik Görünümü

Kısaca Türkiye’nin 2018 Yılına Ait Ekonomik GörünümüBorsa İstanbul 2018 yılına büyük umutlarla başladıktan sonra küresel piyasalarda meydana gelen gelişmeler, Brexit, ABD – Çin arasındaki ticaret savaşları ile ilk yarıda sakin, ikinci yarıda ise sert düşüşler kaydetti. 117 bin 524 puandan başlangıç yapan BIST 100 endeksi, ilk yarıyı 96 bin 520 puandan kapattı. Yılbaşından sonra Kasım ayının başına kadar kaydedilen en düşük seviye ise 87 bin 143 puan olurken, en yüksek seviye 120 bin 845 puan oldu.

BIST 100 endeksinin 2018 yılının ikinci yarısında kaydettiği sert düşüşün nedeni, FETÖ ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle tutuklanan ABD’li Rahip Andrew Brunson oldu. ABD’nin rahibin serbest bırakılmasını istemesi ve eğer bırakılmazsa yaptırımlar uygulanacağını dile getirmesi, iki ülke arasında iplerin gerilmesine neden oldu.

ABD’li rahibin tutukluluk halinin devam etmesiyle ABD’nin Türkiye’ye yaptırımlar uygulaması, ekonomide sert etkiler yarattı. Dolar kuru bu gergin ortamda 4,60 lira seviyelerinden 7,20 seviyelerine kadar hızlı bir çıkış gerçekleştirdi. BDDK, SPK, TCMB müdahaleleri ile durdurulmaya çalışılan dolar kuruna ek olarak enflasyon ve faiz oranları rekor yükselişler kaydetti. BIST 100 endeksi ise bu ortamda 87 bin seviyesine kadar düştü.

Piyasalar, rahibin 12 Ekim’de gerçekleşen dördüncü duruşmada serbest bırakılması ile normalleşme sürecine girdi. Buna karşın ülke yükselmiş enflasyon ve faiz oranları ile baş başa kaldı. Bu süreçte açıklanan Yeni Ekonomi Programı (eski adıyla Orta Vadeli Program) ve Eylül – 2018 enflasyonunun yüzde 24,52 düzeyine gelmesi ile uygulamaya alınan Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı, gerçekçi hedefleri ile dikkat çekti.

YEP’in etkilerinin 3 yıllık süreyi kapsaması, enflasyon seferberliğinin ise geçici bir etki gösterecek olması, piyasaların bir süre daha belirsizlikle mücadele edeceğinin göstergesi oldu. Yüksek enflasyon ve faiz oranları ile Türkiye’de en kötünün geride kaldığını söylemek için 2019 yılının ikinci yarısının sonuna işaret ediliyor.

Enflasyon Borsayı Nasıl Etkiler?

Enflasyon Borsayı Nasıl Etkiler?Finans piyasalarında oynaklığa neden olan faktörlerden birinin enflasyon olduğunu Schwert dile getirmiştir. Engle ve Rangel ise yüksek enflasyona sahip ülkelerdeki sermaye piyasaların gözlemlenen volatilitenin düşük enflasyona sahip ülkelere göre daha fazla olduğunu kanıtlamıştır. Bir başka uzman ise enflasyonun bir taraftan satın alma gücünü azaltarak yerel tüketimin düşmesine yol açtığını, diğer taraftan da yatırımcıların daha fazla risk primi talep etmesine neden olduğunu ileri sürmüştür.

Türkiye’nin yüksek enflasyona mücadelesi, tarihin çeşitli dönemlerinde görülmüştür. Pamuk ipliğine bağlı olan dengeler, en ufak bir sarsıntıda incelerek kopma derecesine gelirken, ekonomiye dair bazı gerçekler bu dönemlerde daha iyi anlaşılıyor. Bu gerçeklerin başında ise yüksek faiz, enflasyon ve cari açık bulunuyor. Son dönemde bu 3 soruna ilişkin programlar ve ekonomi modelleri açıklanırken, etkilerinin uzun vadeye yayılacak olması nedeniyle henüz ekonomik verilere ilişkin bir sonuç elde edilebilmiş değil.

Enflasyonun borsa üzerine etkilerini araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Üstelik tarih boyunca tüm dünyada benzer çalışmalar yapıldığı gözlenmiştir. Enflasyonun borsayı olumsuz etkilediği yönündeki yapılan çalışmalar, işlem hacminden borsada kayıtlı şirket sayısına kadar farklı noktalar incelenmiştir.

Borsanın genel seyrinin enflasyondan olumsuz etkilendiğine yönelik çalışmalarda, uzun ve kısa vade olmak üzere iki dönem incelenmiştir. Buna göre uzun dönemde, enflasyon ile borsanın ters yönlü bir ilişkiye sahip olduğu kısmen geçerli sonucuna varılmıştır. Kısa ve uzun dönem birlikte incelendiğinde ise işlem hacmi ve miktarı üzerinde olumsuz etkiler yaşandığı görülmüştür. Kısa dönemde ise enflasyonun işlem hacmi ile pozitif yönlü bir ilişkiye sahip olduğu, işlem miktarı üzerinde ise bir etki yaratmadığı gözlenmiştir.

Borsada işlem gören şirket sayısı incelendiğinde ise uzun ve kısa dönemde enflasyon trendinin herhangi bir etkisi olmadığı görülmüştür. Borsa İstanbul ve BIST 100 endeksi üzerinden yapılan bu çalışmada, enflasyon ile genel borsa trendinin pek bağlantısı olmadığı sonucu elde edilmiştir.

Enflasyon ile BIST 100 endeksinin ilişkisini analiz eden bir diğer araştırmada ise pozitif bir etki gözlenmiştir. Yüksek enflasyonun olduğu dönemlerde, borsanın volatilitesinin arttığı sonucu elde edilmiştir. Aynı zamanda fiyat istikrarının sağlandığı dönemde enflasyon ve volatilite arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. En nihayetinde ise Türkiye borsası için enflasyonun bir risk faktörü olmadığı anlaşılmıştır. Buna karşın dolaylı etkilerinden bahsedilebilmektedir.

Türkiye’de 1986 ile 2000 yılları arasında yıllık bazda yüzde 100 enflasyon test edilmiştir. Aşağıdaki grafik bu enflasyon oranlarını göstermektedir. 2001 krizi sonrasında kurulan ekonomi kurumları ve TCMB’nin yürüttüğü enflasyon hedeflemesi politikası ile Türkiye enflasyonu 2004 yılında ilk defa tek haneye indirmeyi başarmıştır.

1986 - 2003 Arası Enflasyon DeğişimiTürkiye’nin 80’li yıllardan beri fiyatlar genel seviyesinde yaşamış olduğu dönüşüm incelendiğinde enflasyonun bir risk faktörü olarak sermaye piyasalarına etkisinin araştırılması ihtiyacı doğmuştur. Buna istinaden yapılan çalışmalarda, enflasyonun Borsa İstanbul üzerindeki etkileri 1986 – 2003 ve 2003 sonrası olarak iki dönemde incelenmiştir. Çalışmada Türkiye’de enflasyonun 2003 yılından bu yana finansal piyasaların riskini artıran makroekonomik bir parametre olmadığı anlaşılmıştır.

Borsa İstanbul üzerinde enflasyonun bir etken olup olmadığı çeşitli yöntemler kullanılarak araştırılmıştır. Bunlardan birisi de aylık TÜFE endeksi üzerinden yapılmıştır. Buna göre enflasyonun borsa için bir risk faktörü ve volatilitenin öngörülmesinde açıklayıcı bir faktör olduğuna dikkat çekilmiştir.

Bir başka çalışmada ise hem enflasyonun hem de milli gelir büyüme oranlarının borsanın gelecekteki değerini öngörmede zayıf bile olsa etkili olduğunu öne sürmüştür. Aynı zamanda kriz dönemlerinde enflasyon ile borsa arasında ilişki tespit edilmiştir. Aşağıdaki grafik bu konuyu göstermektedir:

BIST Volatilitesi ve Enflasyonun KatkısıTürkiye ekonomisinin 1994 yılında eşzamanlı olarak yaşadığı cari açık ve bütçe açığı problemi döneminde, enflasyonun borsa volatilitesini yüzde 25 seviyesinden yüzde 35 seviyesine taşıdığı görülmüştür.

Aynı şekilde 2001 krizinde ekonominin yüzde 8,5 oranında küçüldüğü bir ortamda enflasyonun, finans piyasalarındaki oynaklığı yüzde 20’den yüzde 26’ya taşıdığı gözlenmiştir.

Türkiye’de enflasyonun tek haneye indiği 2003 – 2016 döneminde ise enflasyonun borsa volatilitesine etkisini gösteren parametrenin negatif işaretli olduğu ama istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığı sonucu elde edilmiştir.

Tüm bu araştırmalar dahilinde, BIST 100 endeksinin gelecekte alacağı değeri öngörme konusunda, enflasyon oranlarının açıklayıcı bir değişken olma özelliğini kaybettiği sonucu ile karşılaşılmıştır. Buna bağlı olarak yatırımcıların enflasyondan korunmak için BIST endeksinde hisse senedi almalarına da gerek olmadığı yorumu yapılmıştır.

Türkiye için sadece yüksek enflasyonun borsanın riskini artırdığı sonucu da elde edilmiştir. Bu bulgulara göre 2018 yılının ikinci yarısına kadar enflasyonun borsa için bir risk olarak görülmediği de anlaşılmaktadır.

Aşağıdaki grafikler 2018 yılı için BIST 100 endeksindeki dalgalanmalar ile enflasyon değişimlerini göstermektedir:

2018 BIST 100 ve TÜFE KorelasyonuGrafikler incelendiği zaman, enflasyonun yükselmeye başladığı dönemden itibaren borsanın gerilediği gözlenmiştir. Bunun birbirine bağlı faktörlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Ülke ekonomisinde yaşanan gelişmelerin, artan risklerin ve Brunson krizinin yarattığı ortamda, borsanın olumsuz etkilenmesi, enflasyonun ise dolaylı olarak yaptırımlara bağlı yukarı yönlü hareket ettiği bilinmektedir.

Enflasyonun Hisse Senedi Getirileri ile İlişkisi

Enflasyonun Hisse Senedi Getirileri ile İlişkisiYüksek enflasyon dönemlerinin hisse senedi getirileri üzerindeki etkisi, genel olarak merak uyandırıcı bir konudur. Bu konuda yapılan birtakım araştırmalar bağlantısız olduklarını gösterse de fiyatlar genel düzeyindeki artışa bağlı olarak olumlu etkilere işaret etmektedir.
Hisse senedi değerinin, enflasyon oranları ile bağımsız olduğu kabul edilerek yapılan araştırmalarda elde edilen sonuç, yatırımcıların korunma amacıyla hisse senetlerine yöneldiğini göstermiştir. Enflasyondaki bir değişikliğin, sermayenin nominal getiri oranının eşit değişikliğe işaret ettiği de gözlemlenmiştir.

Bu bakış ise sermayenin nominal getiri oranı ile enflasyon oranı arasında pozitif bir ilişki olduğunu ifade etmektedir. Yani enflasyonda görülen bir yükselişe karşılık, sermayenin nominal getirisinde de bir artış olacağı için hisse senedi yatırımcıları enflasyondaki değişime karşı kendilerini korumuş olmaktadır.

Yatırımcılar nominal hisse senedi getirilerindeki artış yoluyla fiyat düzeyindeki yükselişlerden etkilenmediğinde ise hisse senetlerinin enflasyona karşı bir koruma sağladığı bilinmektedir. Bu şekilde de reel hisse senedi getirileri etkilenmemektedir. Eğer nominal hisse senedi getirileri ile enflasyon arasındaki ilişki negatif olursa hisse senetleri tıpkı hazine bonosu gibi bir finansal varlık olmaktadır.

Yani enflasyondaki artışa rağmen getirilerde bir değişikliğin olmaması, nakit akımlarının bugünkü değerini ve buna bağlı menkul kıymetin değerini düşürmektedir. Bu durumda da hisse senetleri, enflasyona karşı bir koruma oluşturmamaktadır.

Hisse senetleri geleneksel olarak enflasyona karşı bir korunma aracı olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre; hisse senetlerinin temel reel varlıklar için hakları temsil etmesi yüzünden hisse senedi değerlerinin fiyatlar düzeyindeki değişimlere karşı sabit kaldığı düşünülmüştür. 60’lı yılların sonlarında ve 70’li yılların başında hisselerin enflasyona göre düzeltilmiş zayıf performansları bir enflasyon koruması olarak hisse senetlerinin etkinliğinin tekrar gözden geçirilmesi düşüncesine neden olmuştur.

Yapılan bir başka araştırma ise beklenen ve beklenmeyen enflasyon verisi üzerinde çalışmıştır. Buna göre; enflasyonun beklentileri aşması ve kötü haber kabul edilmesi, hisse senedi getirisi üzerinde bir miktar düşüşe neden olmaktadır. Buna rağmen enflasyon beklentiler dahilinde açıklanmışsa ve bir sürpriz içermiyorsa getiriler üzerinde ya etkisi ya da olumlu etkiler yaratmıştır.

Birçok faktör göz önünde bulundurularak yapılan araştırmalara göre; beklenen enflasyonun korunma kabiliyetine ve hükümetin para politikasına bağlı olarak hisseleri olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir.

Beklenmeyen enflasyon ise daha belirgin bulgular göstermiştir ve özellikle ekonomik kasılmalar sırasında hisse senedi getirileri ile güçlü bir pozitif korelasyon bulunmuştur.

İktisadi çevrimlerin zamanlamasının yatırımcıların hisse senedi getirileri üzerindeki etkisini ölçmek için önemli olduğu da belirtilmiştir. Bu ilişkinin beklenmedik enflasyonun gelecek fiyatlarla ilgili yeni bilgiler içerdiğinden kaynaklandığı düşünülmüştür. Aynı şekilde hisse senedi hareketlerinin daha fazla oynaklığı yüksek enflasyon oranları ile ilişkilendirildiği görülmüştür.

Sponsorlu | 2023/4Ç Kar/Zarar %36.13/63.87%
Doviz Yatırımı
Sponsorlu | 2023/4Ç Kar/Zarar %36.13/63.87%
Doviz Yatırımı
AL SAT
Sponsorlu | 2023/4Ç Kar/Zarar %36.13/63.87%