Her yatırımcı kendine en uygun gördüğü şekilde yatırım yapar. Böylece konfor alanından ayrılmadan, işlemlerini gerçekleştirir. Genellikle daha rahat ve risklerden uzak bir şekilde gerçekleştirilen işlemler ise pasif yatırım olarak anılır.
Minimum alım satım işlemi ile uzun vadede yapılan işlemler pasif yatırım olarak tanımlanır. Eğer siz de ekran başında göz kırpmadan oturmak istemiyorsanız bu tarz hakkında bilgi edinmelisiniz.
İşte size tüm yönleriyle pasif yatırım hakkında bilgiler:
Pasif Yatırım Nedir?
Pasif yatırım, alım satımı en aza indirerek getiriyi en üst düzeye çıkarmak için bir yatırım stratejisidir. Yatırımcıların endeks gibi bir karşılaştırma ölçütünü kullanarak uzun vadeli bir alım yaptıkları işlem modelidir.
Bu yatırım yöntemleri, çok fazla işlemde ortaya çıkabilecek ücretlerden ve sınırlı performanstan kaçınmayı sağlar. Yatırımın amacı ise kademeli olarak servet oluşturmaktır.
Al ve tut stratejisi yazımızda bahsettiğimiz gibi bir menkul kıymete uzun vadeli sahip olmayı gerektirir. Aktif yatırımcıların aksine pasif yatırımcılar kısa vadeli fiyat dalgalanmalarından veya piyasa zamanlamasından kâr etmek istemezler.
Pasif yatırım stratejisi altında yatan varsayım, piyasanın zaman içinde pozitif getiri sağlamasıdır. Pasif varlık yöneticileri genellikle piyasayı düşünmenin zor olduğuna inanırlar. Bu nedenle pazar veya sektör performansını eşleştirmeye çalışırlar.
Bu yatırım bireysel olarak yapıldığında, kapsamlı araştırma getirir. Ayrıca iyi çeşitlendirilmiş hisse senedi portföyleri oluşturarak, pazar performansını çoğaltmaya çalışırlar.
Pasif Yatırım Tarzı Nasıl Ortaya Çıktı?
Yatırım fonu şirketi Vanguard’ın kurucusu olan John Bogle, pasif yatırımın yaratıcısı olarak bilinir. Bogle, yatırımcıların daha fazla para tutmasına yardımcı olmak amacıyla pasif yatırımdan sıkça bahsetmiştir. Bogle’nin başarı ipuçları için tıklayın.
Bogle, ilk olarak Princeton Üniversitesi’nde son sınıf öğrencisi olarak yaptığı bir araştırma projesinde neden bu kadar iyi çalıştığının matematiksel temelini keşfetmiştir.
Bu araştırma, sonuçta yıllar sonra ilk S&P 500 endeks fonunda kendini gösteren lisans tezine yol açmıştır. 2014 yılında hayata geçirdiği Vanguard 500 endeksi, türünün en büyüğüdür.
Varlıkları 190 milyar dolardan fazla tutmuştur ve sadece %3’lük bir ciro oranına ve %0,17’lik bir yatırım fonu harcama oranına sahiptir. Tek başına, neredeyse tüm diğer tek seferlik, bireysel finansal ürünlerden daha fazla Amerikalı için güvenli bir emeklilik sağlamıştır.
Pasif Yatırım Stratejisi Neyi Gerektirir?
Temel olarak daha az işlem yaparak uzun vadede kazanç sağlamayı hedefleyen bir stratejidir. Hem basittir hem de düşük işlem maliyetlerini ön planda tutmaktadır.
Stratejinin gerektirdiklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Birden çok endüstri, sektör, piyasa değeri boyutları ve hatta ülkeler arasında dengelenmiş, sağlam bir uzun vadeli elde tutulacak menkul kıymetleri satın almak.
- Ne kadar sıkıntılı görünseler de elde tutulan kıymetleri neredeyse hiçbir koşulda satmamak.
- Aracı hesabına yeni nakit yatırarak ve temettülerle yeniden yatırım yaparak düzenli olarak daha fazla satın alım yapmak.
- Maliyetleri olabildiğince düşük tutmak.
Yukarıda 4 madde ile sıraladığımız gibi basit bir şekilde uygulanabilir. Stratejinin öncelikli gerekliliği, paranızla uzun vadeli yatırımlar yapmaktır. Az işlem yaparak daha az işlem ücreti ödemeyi de sağlar.
Pasif Yatırım Stratejisinin Avantajları Nelerdir?
İyi çeşitlendirilmiş bir portföyün sürdürülmesi, başarılı bir yatırım için önemlidir. Endeksleme yoluyla pasif yatırım, çeşitliliği sağlamanın mükemmel bir yoludur.
Aktif olarak yönetilen fonlardan daha düşük ücretlere ve işletme giderlerine sahiptir. Pasif yatırım, toplam piyasa riskine tabidir. Endeks fonları tüm piyasayı izler. Dolayısıyla genel borsa ve tahvil fiyatları düştüğünde endeks fonları da düşer.
Yatırımın diğer bir riski ise esnekliğinin olmamasıdır. Hisse fiyatları düşse bile bir pozisyon azaltması yapılmaz. Ayrıca performans kısıtlamalarıyla da karşı karşıyadır.
Bunlara en olarak pasif yatırım portföyleri, endeksteki getiriyi nadiren geçerler. Fon işletme maliyetleri nedeniyle genellikle biraz daha az geri dönüş sağlarlar.
Pasif yatırımın temel olarak faydaları şu şekilde sıralanabilir:
- Ultra düşük ücretler
- Şeffaflık
- Vergi verimliliği
- Basitlik
Sürekli bir alım satım söz konusu olmadığı için pasif yatırımda aracı kuruma ödenen ücretler de düşmektedir. Bir menkul kıymet alınıp uzun süre elde tutulduğu için çok fazla işlem gerçekleştirilmemiş olunur.
Bir endeks fonunu baz alan pasif yatırımın şeffaflığı da yüksektir. Çünkü fonun hangi varlıklara yatırım yaptığı bellidir. Oranları ve diğer tüm detayları açık bir şekilde görülebilir.
Bu yatırım stratejisinde genellikle yıl için büyük bir sermaye kazancı vergisi de söz konusu olmamaktadır. Basitlik konusunda da öne çıkan bir strateji olmuştur.
Bu avantajlı yönler, aktif yatırımın eksi yönleri olarak görülebilir.
Pasif Yatırımın Dezavantajları Nelerdir?
Özellikle aktif yatırım savunucuları gözünden bakıldığında bu stratejinin bazı eksi yönleri de bulunmaktadır. Aynı zamanda bu yönler, aktif yatırımın avantajlı taraflarıdır.
İlk zayıf yön sınırlı bir yatırım stratejisi olmasıdır. Pasif fonlar, belirli bir endeksle veya çok az farkla önceden belirlenmiş yatırımlarla sınırlıdır. Böylece piyasada ne olursa olsun yatırımcılar elde tuttukları menkul kıymetlerde kalmaktadır.
İkinci zayıf yön ise daha küçük potansiyel getirilerdir. Tanım gereği pasif fonlar, kargaşa dönemlerinde bile piyasayı takip etmek için çekirdek varlıkları tuttuğundan, piyasayı hemen hemen asla yenemezler.
Bazen pasif bir fon piyasayı biraz yenebilir. Ancak piyasanın kendisi patlamadıkça aktif yöneticilerin arzuladığı büyük getirileri asla yayınlamazlar.
Öte yandan aktif fon yöneticileri, daha büyük kazançlar elde edebilirler. Ancak kazancın artması, risklerin de artması anlamına gelmektedir.
