Yapılan yatırımın kişiliği yansıttığını düşünen büyük bir çoğunluk bulunuyor. Bazı kişiler hareketli piyasaları sever. Bazı yatırımcılar ise daha istikrarlı ortamdan hoşlanırlar. Dolayısıyla buna uygun stratejiler ve yatırım tarzları uygular.
Dünyaca ünlü değer yatırımcıları genellikle al ve tut tarzı bir yatırımı tavsiye eder. Bu şekilde uzun vadede istikrarlı bir kazancın sahibi olabileceğinizi söyler. Zaten stratejinin temellerini öğrendiğiniz zaman demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Şimdi al ve tut stratejisiyle ilgili detayları öğrenelim:
Al ve Tut Stratejisi Nedir?
Yatırımda al ve tut stratejisi, menkul kıymetlerin uzun süre elde tutulmasıdır. Bu tarz bir yatırımcı, uzun vadeli getirilerin hisse senedi yatırımının özelliği olan kısa vadeli oynaklığa dayanmaya değer olacağına inanır.
Bir başka deyişle; ticarette fiyat hareketini dikkate almak yerine sahip olduğunuz hissedeki iniş ve çıkışları ortadan kaldırmakla ilgilidir.
Bu yatırım stratejisi, bir yatırımcının hisse senetlerini düşük fiyatlardan alıp yüksek fiyatlarla satmaya çalıştığı mutlak piyasa zamanlamasına aykırıdır.
Pasif bir yatırım tarzıdır. Basitçe söylemek gerekirse; al ve tut yatırımcıları, piyasadaki zamanın piyasayı zamanlamaktan daha ihtiyatlı bir yatırım tarzı olduğuna inanırlar.
Piyasayı mükemmel bir şekilde zamanlamak son derece zordur. Ancak bir hisse senedini tutmak kolaydır.
Bu stratejinin basitçe işe yaradığının en büyük göstergesi; Warren Buffett, John Bogle, John Templeton, Peter Lycnh ve Benjamin Graham’dır.
Al ve Tut Stratejisi Nasıl Çalışır?
Stratejinin asıl işlevi olağanüstü bir şekilde basittir. Kolayca bir hisse senedi veya borsa yatırım fonu seçilerek alınır. Daha sonra yıllarca ve hatta on yıllarca elde tutulur.
Genellikle uzun vadeli bir stratejidir. Ancak bir menkul kıymetin elde tutulma süresi, bir kişinin neden yatırım yaptığına bağlıdır.
Örneğin; emeklilik zamanlarına yatırım için bu strateji kullanılıyorsa emekli olana kadar hisseyi elinde tutar.
Etkin Pazar Hipotezi ile uyumlu bir stratejidir. Bu teori, esasen yatırım menkul kıymetleri hakkında bilinen tüm bilgilerin zaten bunların fiyatlarına dahil edildiğini belirtir.
Bir yatırımcının piyasayı yenmek amacıyla beceri, bilgi ve bağımsız araştırmayı kullanmasını gerektiren aktif yatırım stratejisine aykırıdır. Teori kapsamında aktif bir yatırımcı, al ve tut yatırımcıdan daha etkili olamaz.
Tüm al ve tut yatırımcıları, Etkin Pazar Hipotezi’ne inanmazlar. Bunun yerine değer yatırımı ile uyumunu benimserler. Değer yatırımcıları genellikle temel bir analiz yaklaşımı kullanır. Bu şekilde hisse seçimlerini gerçekleştirir.
Bu yatırımcılar, fiyatın şirketin temel değerine kıyasla düşük olduğu şirket hisselerini bulmaya çalışırlar. Bu hisselerden birini bulduktan sonra alacak ve bir şeyler değişene kadar elinde tutacaktır.
Hissedeki değişimden kasıt; ya hisse fiyatının fazla yükselerek şirketten daha değerli olması ya da şirket iş modelini değerini düşürecek şekilde değiştirmesidir.
Al ve Tut Stratejisinin Avantajları
Bu stratejinin öne çıkan avantajları; maliyet tasarrufu, risk azaltma ve basitliktir.
Strateji için en önemli argüman, daha uzun süre elde tutan bir yatırımcının diğer stratejilere göre daha az işlem gerçekleştirmesidir. Bu nedenle işlem maliyetleri en aza iner. Bu da yatırım portföyünün genel net getirisini artırır.
Aracı kuruma ödenecek olan komisyon, al ve tut stratejisi ile uzun süreliğine tek seferlik olacaktır. Aynı zamanda yatırımcı, daha uygun sermaye kazancı vergi oranlarından da yararlanacaktır.
Pasif portföy yönetimi stratejisi olması sebebiyle risklerin de az olduğu bir tarzdır. Yönetici risk veya bir kişinin portföyünü aktif bir şekilde yöneterek aldığı riski azaltır.
Diğer bir deyişle; daha pasif bir yatırım stratejisine sahip olarak insan hatası riskinin azaldığı bir tarzdır.
Bir diğer avantaj olan basitlik konusu ise birçok yatırımcıyı cezbetmektedir. Diğer basit stratejilerle uyum sağlıyor olması da bir artıdır.
Bu stratejiler üzerine portföy oluşturan yatırımcıların çok fazla seçim yapmasına veya fazla araştırma yapmasına gerek yoktur. Bu büyük ölçüde otomatikleştirilmiş yaklaşım zamandan tasarruf sağlar ve yatırımı kolaylaştırır.
Al ve Tut Stratejisinin Dezavantajları
Stratejinin eksi yönleri; fiyat riski, ana risk ve esneklik eksikliği şeklinde sıralanabilir.
Hisse senedi fiyatları düşer ve yükselir. Bunun ne zaman ve hangi aralıkta gerçekleşeceği konusunda hiçbir garanti yoktur.
Al ve tut yatırımcıları, fiyatı diğer yatırımcılar kadar dikkate almayabilir. Bu da onları pahalı olduklarında hisse senedi almaya ve ucuzladığında satmaya karşı savunmasız hale getirir.
Ana risk ise özellikle hisse senetleri söz konusu olduğunda çoğu yatırım tarzı için geçerlidir. Esasen bu, ihtiyacınız olduğunda paranızın orada olacağına dair hiçbir garanti olmadığı anlamına gelir.
Bir şirkete yatırım yapıldıktan sonra hisse senedi fiyatı iyileşmeden düşebilir. Eğer bu olursa ilk yatırımınızda kaybedebilirsiniz.
Esneklik eksikliği konusu da stratejinin eksi yönlerindendir. Mükemmel bir satın al ve tut stratejisi, piyasadaki dalgalanmalardan bağımsız olarak her zaman satın alır ve tutar.
Bazen bu durum kayıplara neden olabilir. Örneğin; Büyük Durgunluk ve beraberindeki ayı piyasasında bu strateji patlamıştır.
Hisse senetleri için bu değişken dönemde, aktif yatırımcılar al ve tut yatırımcılarından daha fazla kazanç sağlamışlardır.
