ABD ile gerilen ipler nedeniyle Türkiye’de ekonomik dalgalanmalar tüm şiddetiyle yaşanmaya başladı. Türk varlıklarında sert düşüşler gözlenirken, yabancı yatırımcının ülkeden çıkışı, işleri daha da karmaşık hale getirdi. Tüm bu riskli durumların ise “Türkiye’nin CDS primi yükseldi” olarak yorumlandığını gördük.
Peki, CDS nedir? Bir kişiye borç verdiğinizi ve başka bir kişinin bu borcun ödeneceği konusunda belli bir pay karşısında kefil olduğunu varsayalım. Eğer borç ödenmezse size paranızı vereceğini düşünelim. Bu işleme CDS denirken, ödemeniz gereken paya CDS primi denmektedir.
Şimdi bu konuda bilmeniz gerekenlere, ne işe yaradığına, nasıl yorumlandığına ve ülkelerin risk primlerine göz atalım:
CDS Nedir?
CDS en kısa tanımıyla; bir ülke hazinesinin veya şirketin ihraç ettiği borçlanma senetlerini, vadesi geldiğinde ödememesi riskine karşılık, yatırımcının satın aldığı bir sigortadır. Bu sigorta için ödenen para ise CDS primidir.
İngilizce “Credit Default Swap” kelimelerinin baş harflerinden oluşan CDS, Kredi Temerrüt Takası olarak Türkçeye çevrilmiştir. Swap, takas ve değiştirme anlamına gelirken, kredi riskinin devredilmesi gibi düşünülebilir. Bu bakış açısıyla da bir sigorta olduğunu söyleyebiliriz.
Alacaklı bir kurumun, borcunu herhangi bir şekilde tahsil edememesi durumuna karşı alacaklarını sigortalatması durumudur. CDS satıcıları, riski devralırken; CDS alıcısı riski sigortalatan ve karşılığında prim ödeyen taraftır.
CDS primleri, günümüzde ülkelerin risk durumlarını ortaya koyan bir gösterge haline gelmiştir. Bir ülkenin borçlanma aracı için ne kadar yüksek CDS primi ödeniyorsa, o ülkenin riskleri de o kadar yüksek demektir. Tıpkı aracınıza trafik sigortası yaptıracağınız zaman geçmişte karıştığınız kazalar nedeniyle ödeyeceğiniz primin yükselmesi gibi bir durumdan bahsedilmektedir.
1995 yılında JP Morgan Chase tarafından geliştirilen kredi temerrüt takası, yükselen piyasa ekonomileri için ülke risk priminin önemli bir ölçütü olarak kabul edilmiştir. CDS kontratları, 10 milyon ila 20 milyon dolar büyüklüğündedirler. Genellikle 5 yıl vadelidirler ve bu 10 yıla kadar çıkabilmektedir. CDS alıcısı, prim ödemelerini çeyrek dönemlere göre yapmaktadır.
CDS Ne İşe Yarar?
Kredi Temerrüt Takası olarak dilimize çevrilen CDS neden kullanılır ve ne işe yarar konusu en iyi bir örnekle anlatılabilir. Diyelim ki bir fon yöneticisinin elinde 10 milyon doları var ve yatırım yaparak değerlendirmek istiyor. Biraz araştırma yapıyor ve X şirketinin 10 milyon dolarlık bir krediye ihtiyacı olduğunu duyuyor. Ayrıca bu kredi için yıllık yüzde 10 faiz ödemeyi kabul ettiği bilgisini alıyor.
Eğer elindeki 10 milyon doları X şirketine verirse fon yöneticisine yıllık bazda yüzde 10 faiz ödeyecekler. Ama şirketin bir kredi derecelendirme kuruluşundan aldığı not BB ve bu birtakım risklerin olduğunu anlatıyor. Fon yöneticisi bu parayı riske etmeyi göze almak istemez ve bunun çeşitli yasal nedenleri de vardır. Örneğin; yatırım yapılacak şirketlerin AAA veya AA kredi notuna sahip olması gerekmektedir.
İşte tam da bu noktada bir şirket daha işin içine dahil oluyor ve kredi notu da AAA. Bu şirket, fon yöneticisine X şirketine yatırım yapabileceğini ve kendisinin de bir CDS uygulayacağını söyler. Yani yatırdığı parayı geri alamama riskine karşı fon yöneticisinin parasını sigortalayacaktır. Bunun karşılığında ise fon yöneticisinin alacağı yüzde 10 faizin içinden yüzde 1’lik kısmı alacaktır.
Fon yöneticisinin parasını sigortalayan şirketin alacağı yüzde 1’lik kısım, finansal terminolojide 100 baz puan demektir. Yani sigortanın karşılığında 100 baz puanlık sigorta primi ödeniyor. Eğer X şirketi, bir sebeple borcunu ödeyemezse fon yöneticisi tahsil edemediği borcunu, sigorta yapan şirkete devreder ve onlar da 10 milyon doları fon yöneticisine öder.
Sigorta yapan şirketinin başına herhangi bir şey gelmedikçe fon yöneticisi yatırdığı 10 milyon dolarını bir şekilde geri alır. Ama burada sıkıntılı bir durum söz konusudur. CDS satan firma, karşılığında hiçbir şey yapmayabilir.
CDS’ler bir sigorta poliçesi gibi kullanılmasına karşın, sigortalar için geçerli olan kurallar söz konusu değildir. Normalde bir sigorta şirketi poliçe sattığı zaman, riskin gerçekleşme ihtimaline karşı aldığı primin bir kısmını kendisini koruyacak şekilde değerlendirir. Ama CDS’lerde böyle bir durum söz konusu değildir. Yani CDS satan şirket, X şirketinin kredisini ödememesine karşı sorumluluğu üzerine alır.
Fon yöneticisine karşı sigorta görevi yapan şirket, aldığı riske kendisi için bir önlem almadı. Eğer X şirketi borcunu öderse CDS’i satan şirket iyi bir kazanç sağlamış olur; ama ödemezse bu şirket sıkıntıya girer ve kendi kredi notunun da düşmesine neden olabilir.
CDS kontratları, spekülasyon veya hedge amaçlı olarak alınabilmektedir. Yani CDS kontratı almak için borcun sahibi olmanıza gerek yoktur. Herhangi bir yatırımcı, CDS spreadlerindeki oynamalar üzerine spekülasyon yapabilir ve bu şekilde kazanç sağlayabilir. Ayrıca bu kontratlar hem alıcı hem de satıcı için riskler içermektedir.
CDS Nasıl Yorumlanır?
CDS’ler, yalnızca tahvil gibi yatırımları sigortalama işlemi amacıyla kullanılmazlar. Aynı zamanda ülke risklerini açıklayan bir gösterge olarak da işleve sahiptirler. Ama ülke risklerini açıklayan diğer ekonomik göstergeler ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Ülke riskleri genellikle siyasi partilerin ülke içerisinde izlediği çeşitli politikalara göre değişmektedir.
Ülkelerin kredi riskinin ölçümü ve özellikle uluslararası yatırımcıların ülkeye yönelik risk algısının değerlendirilmesinde CDS’ler bir gösterge olarak görev görürler. CDS primleri belirgin bir şekilde dikkate alınırken, yabancı yatırımcıların bir ülkeye hem doğrudan hem de portföy yatırımları yapması konusunda karar verirken büyük önem taşımaktadır.
Bir ülkede yaşanan ekonomik ve finansal göstergelerin bozulmasıyla ve politik bir istikrarsızlığın söz konusu olmasıyla CDS primlerinde yükseliş gözlenecektir. Risk primlerinin artmasıyla uluslararası yatırımcıların hem tahvil ve bono hem de hisse senedi piyasalarından çıkış eğilimi gösterdikleri bilinmektedir. Buna bağlı olarak da piyasalarda likidite problemleri artmaktadır.
CDS’ler; bir ülkenin ekonomik ve finansal performansını yansıtması, bu konulardaki şoklara karşı dayanıklılığının belirlenmesi ile dış borçlanmalarda karşılaşacağı kaynak maliyetlerini doğrudan etkilemektedir. Aynı zamanda ülkede ekonomik birimlerin kredi maliyetlerindeki gelişmeleri, açık bir şekilde yansıtmaktadır. Bu nedenle de reel ekonominin performansına ilişkin önemli bir gösterge olarak yorumlanmaktadır.
Ülkeler bazında hesaplanan CDS, her 100 baz puan için yüzde 1 oranında maliyete karşılık gelmektedir. Yani CDS primi yüksek ülkeler ve kurumlar, borçlanma ihtiyaçlarını karşılamak için daha yüksek maliyetlere katlanmak zorundadır. Bu nedenle CDS primi, ülkeler için önemli bir gösterge olma özelliğine sahiptir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı derecelendirmelere, alternatif olabilecek bir gösterge olduğunu da söyleyebiliriz.
Her ülkenin CDS primleri, vadelere göre farklı değerler alabilmektedir. Diyelim ki; bir ülkede yapılacak seçimlere bağlı olarak politik bir risk oluşursa kısa vadeli CDS primlerinin, 5 yıllık olanlara göre daha fazla yükselmesi beklenir.
Bir raporunda IMF, ülkenin kredi riskinin, küresel finansal istikrar üzerinde, finansal ve makroekonomik riskler ile gelişmekte olan ülkelerin risklerinden ziyade çok daha büyük bir etkiye sahip olduğunu belirtmiştir. Ülke kredi riskinin finansal sisteme vereceği zararın büyüklüğü nedeniyle bir ülkenin kredi riskinin doğru ölçülmesi ve altta yatan sebeplerin doğru teşhis edilmesinin önemine değinmiştir.
Bir ülkenin CDS primi, diğer kurumlarınkini de etkilediği için finansman maliyetlerini etkiler. Bu nedenle CDS fiyatlamalarında altta yatan dinamiklerin doğru belirlenmesi finansal istikrar için büyük öneme sahiptir. Bir ülkde CDS marjlarındaki değişim; kurumlar ve hanehalkı gibi birimlerin ekonomik kredi marjlarındaki gelişmeleri açık bir şekilde yansıtmaktadır. Bu durum ise reel ekonominin performansına ilişkin önemli bir gösterge olarak kabul edilmesini sağlamaktadır.
Gelişmekte olan ülke borçları üzerine düzenlenen CDS kontratları, aktif bir şekilde işlem görmektedir. Kredi riskinin ölçülmesinde ülke CDS verilerinin kullanılmasının önemli bir avantajı da ülke kredi swap piyasasının ilgili ülkenin tahvil piyasasına göre çoğu zaman çok daha likit olmasıdır. Buna bağlı olarak ülke CDS’leri, kredi spreadleri konusunda daha doğru tahminler sağlayabilmektedir.
Aynı zamanda CDS kotasyonlarındaki büyük hacimli risk primi değişimleri, piyasa beklentilerinde farklı yorumlara neden olabilmektedir. Özellikle kredi riski yüksek enstrümanlara yönelik azalan iştah, altta yapan varlıklarda gelecekte yaşanabilecek temerrütlere karşı artan beklentilerden ziyade piyasa algısında farklı bir sinyale işaret edebilir. Bu nedenle kriz dönemlerinde oluşan yüksek CDS primleri, kısmen azalan risk iştahı ve piyasa likiditesi nedeniyle oluşabilir. Ayrıca borcun anapara kayıplarından ziyade kredi not indirimlerinin artmasına yönelik endişeler yüzünden meydana gelebilir.
Ülke CDS’lerinin Önemi Nasıl Arttı?
1995 yılında JP Morgan Chase tarafından geliştirilen CDS’lerin önemi, 90’lı yıllara dayanmaktadır. Kredi riskinden korunmak için finansal piyasalarda yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmışlardır. İşlem gören referans varlıkların sayısı arttıkça, piyasadaki likidite ve çeşitlilik de giderek artmıştır.
CDS’lerin diğer kredi riski ölçütlerine göre avantajları vardır. Bunlar sayesinde de tercih edilirlikleri artmıştır. CDS’lerin diğer ölçütlere göre en büyük avantajı, primlerin çok düzenli bir şekilde, günlük bazda ayarlanması ve güncel piyasa koşullarını yansıtmasıdır. Spreadler, günlük olarak revize edildiği ve söz konusu CDS kontratlarına olan arz-talebi yansıttığı için piyasadaki her yeni durum, çok hızlı bir şekilde primlere yansımaktadır.
2008 yılında tüm şiddeti ile yaşanan global finansal krize kadar ülke kredi notları, bir ülkenin kredi riskinin ölçülebilmesi için en çok başvurulan gösterge olarak kabul edilmiştir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının krizi öngörme konusunda yetersiz kaldıkları yönündeki eleştiriler, ülke kredi riskinin ölçümüne yönelik olarak piyasanın en güncel durumunu gösteren ve değişen koşullara hızlı bir şekilde adapte olabilen farklı göstergelere olan talebi artırmıştır.
2007 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren kredi piyasaları, kredi riskinin fiyatlandırılması konusunda çok ilginç ve önemli bir süreç yaşamıştır. Bu dönemde kredi krizi, birçok aşamadan geçmiş ve birçok sektörü etkisi altına almıştır. Yeniden değerleme süreci, ABD konut piyasasında başlamış, birçok şirketi ve bankayı etkilemiştir. Böyle kredi risklerinin büyük ölçüde yeniden değerlenmesi sürecini beraberinde gelmiştir.
Finansal piyasalarda yaşanan şiddetli dalgalanma, Lehman Brothers’ın iflas edişiyle birlikte çok daha şiddetli bir hale gelmiştir. Devamında finansal stres altındaki birçok banka, sistemik riski yatıştırmak ve olumsuz makroekonomik birtakım sonuçlardan kaçınmak için kamulaştırılmıştır.
Özellikle 2008 yılının Eylül ayından bu yana ülke borç piyasaları artan bir öneme sahip olmuştur. Küresel finansal krizden önce kredi piyasalarındaki işlemler, kurumsal kredi riski ve seküritizasyon araçları gibi özel sektör enstrümanlarına yoğunlaşmıştır. 2008 yılının son çeyreğinde Lehman Brothers’ın iflası, gelişmekte olan ülke devlet borçlarının yeniden değerlendirilmesi ve ele alınması sürecini de beraberinde getirmiştir.
Bu şekilde iflas riski yüksek finansal kurumlara özellikle bankalara sağlanan yaygın ve geniş ölçekli devlet destekleri ile diğer destek önlemlerinin, bütçe açıklarını artırmasında büyük payı olduğu görülmüştür.
Türkiye’nin CDS Primi Kaçtır?
CDS’in bir ülkenin, özellikle yabancı yatırımcı gözündeki durumunu gösterdiğini anlattık. Türkiye için bu konuda araştırma yaptığımız zaman, ülke içinde yaşanan durumların doğrudan CDS primlerini etkilediği görülmüştür.
2 Ocak 2018 tarihinde Türkiye’nin 5 yıllık CDS puanı 163,88’dir. Yani Türkiye’nin yatırımcının tahvilinin geri ödenmemesi durumuna karşılık sigorta yaptırabilmesi için yüzde 1,63 oranında bir maliyete katlanması gerekmekteydi. Bu rakam 2 Ocak 2019 tarihinde ise 367,25 seviyesine yükselerek, maliyetin yüzde 3,67 oranlarına kadar yükselmesine neden oldu.
1 yıllık süreçte, Türkiye’de yaşanan gelişmeler CDS priminin artmasına neden olurken, yatırımcının da piyasadan uzaklaşmasına neden olmuştur. Aynı zamanda Türkiye’nin 5 yıllık CDS puanı, 31 Ağustos 2018 tarihinde 576,62 seviyesine ulaşmıştır. Bu durum yüzde 5,76 oranında bir maliyete işaret etmektedir. Ayrıca yatırımcılar için Türkiye’nin borçlanma araçlarının riskli bir hale geldiğinin göstergesi olmuştur.
15 Temmuz Darbe Girişimi ile bağlantısı olduğu gerekçesi ile ABD’li Rahip Andrew Brunson’ın ülkemizde tutuklanması ve ABD’nin bu konuda saldırıları, ekonomik bir karmaşaya neden olmuştur. ABD’nin yaptırım tehditleri ile yarattığı karmaşa, dolar kurunu 7 liralık zirvesine taşırken, CDS’ler de devamında yükselişe geçmiştir.
15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’nin CDS’i 226 olarak görülmektedir. Kalkışmanın ardından 5 gün sonra 292,5 düzeyine yükselmiştir. CDS’lerin diğer verilere göre daha güncel bir şekilde değiştiğinin bir göstergesi olarak, yaşanan karmaşa primlerin yükselişini tetiklemiştir.
2018 yılının başında başlayan sorunlarla birlikte CDS primlerinde hızlı bir yükseliş gözlenmiştir. 2018 yılının başında 163,88 puan olan CDS, 13 Ağustos 2018 tarihinde 573,84 düzeyine çıkmıştır. Devamında olayların bir miktar sakinleşmesiyle birlikte 24 Eylül 2018 tarihinde 369,83 düzeyine gerilemiştir. 2019 yılının başında ise 359,77 düzeyine inmiş ve sakinleşen ortamın etkisiyle 300 puan sınırına doğru hareket etmiştir.
teşekkürler
Gayet anlaşılır bir şekilde anlatılmış.
Güzel bir çalışma olmuş okuduktan sonra aklınızda tekmbir soru kalmıyor… Çok aydınlatıcı oldu.
Çok temiz bir dille ve gayet net anlaşılacak şekilde ifade edilmiş bir bilgilendirmeydi.