İşsizlik, en kısa haliyle çalışmak isteyen yetişkinlerin iş bulamaması durumudur. Bu, hem ekonomik hem de sosyolojik açıdan kötüdür. Psikolojik etkilerini ise belki kendinizden belki de haberlerden biliyorsunuzdur.
İşsiz kişinin bir süre sonra sosyal hayatı bitecektir. İsteklerini karşılayacak veya evini geçindirecek parayı bulamayacaktır. Dolayısıyla bu kendi ekonomisinden ülke ekonomisine kadar geniş bir çevreyi etkiler.
Şimdi işsizlik hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için hazırladığımız bilgilere göz atalım:
İşsizlik Nedir?
İşsizlik, aktif olarak iş arayan bireyin iş bulamaması ile ortaya çıkan durumdur. Genel ekonominin sağlığının bir ölçüsüdür. İşsizlik oranı ise işsizlerin işgücündeki insan sayısına bölünüp, 100 ile çarpımıyla bulunur.
İşsizlik, düşük ekonomik verim anlamına gelir. Yüksek işsizlik oranları ise ekonomik sıkıntıya işaret eder. Aşırı düşük işsizlik oranında da aşırı ısınmış bir ekonomi söz konusudur.
İşgücüne sahip olup iş arayan kişilere işsiz denir. Ancak bir kişinin işsiz sayılması için aktif bir işgücüne sahip olması, iş araması ve buna gönüllü olması gerekir.
İşsizlik Çeşitleri Nelerdir?
İşsizlik çeşitli birkaç farklı şekilde incelenebilir. Örneğin; bireylerin iradesine göre iki tür işsizlik söz konusudur. Bunlar; iradi ve gayri iradi olarak isimlendirilir.
İradi İşsizlik: Cari ücrete göre daha yüksek ücret ve daha iyi koşullarda iş arayan kişilerin oluşturduğu işsizliktir.
Gayri İradi İşsizlik: Cari ücret düzeyinde çalışmaya hazır olmasına karşın iş bulunamaması ile oluşan işsizliktir.
Bazı kaynaklar ise işsizliği açık ve gizli olarak ikiye ayırmaktadır. Açık işsizlik; geçici, yapısal, teknolojik, konjonktürel ve mevsimlik olarak gerçekleşir. Bu türler şu şekilde tanımlanır:
Geçici (Friksiyonel-Arizi) İşsizlik: Mezun olanların, yer ve meslek değiştirenlerin iş bulma süreci ile oluşan işsizliktir. Sağlıklı her ekonomide görülebilir. Kısa dönemlidir.
Yapısal İşsizlik: Mesleki yetersizlik ve coğrafi uyuşmazlık ortaya çıkar. İnsanların teknolojik gelişmeler sonucu gelişen mesleklerine adapte olamaması sonucunda görülür. İşsizlik oranlarının uzun süre yüksek kalmasına neden olabilir. Ayrıca kalıcı bir karaktere sahiptir.
Konjonktürel (Devrevi) İşsizlik: Ekonomik daralmayla oluşan talep yetersizliğinden ortaya çıkar. Azalan talep ile çalışanlar işten çıkarılmaya başlanır. Toplam işsizlik içinde düşük nitelikli ve mavi yakalıların işten çıkarılması ile kendini gösterir. Etkisi yıkıcıdır.
Teknolojik İşsizlik: Teknolojide görülen gelişmeler sonucunda ortaya çıkar. Daha çok teknoloji, daha az insan gücü gerektirmektedir. Dolayısıyla nitelikli olmayanlar arasında işsizlik artmaktadır.
Mevsimlik İşsizlik: Mevsim değişimlerine bağlı ortaya çıkan işsizliktir. Tüm yıl yerine belli bir dönem çalışması için işe alınan işçilerden oluşur. Kışın azalan inşaat ve tarım işçiliği en iyi örnektir.
Gizli İşsizlik: Üretim sürecine katılıp, üretime katkısı olmayan kişilerin oluşturduğu işsizliktir. Düşük verimlilikle çalışan kişiler neden olur. Eksik istihdam olarak da anılır. Bu türden bahsedebilmek için teknolojik bir değişim olmadan üretim kapasitesine nazaran fazla işçinin istihdam edilmesi gerekir.
İşsizlik Nedenleri
İşsizliğin nedenleri hakkında, türleri incelerken az-çok bilgi sahibi olmuşsunuzdur. Türkiye’deki işsizlik üzerine yapılan araştırmalara baktığımıza zaman;
- Yetersiz eğitim sistemi,
- Mezun sayısının fazlalığı,
- Mevcut ekonomik kriz ortamı,
- Askerlik, deneyim gibi ağır işe alma koşulları,
- İstihdam alanı azlığı,
- İşyeri sayısının yetersizliği,
- Yabancı işçi istihdamı gibi nedenler dikkat çekmektedir.
Türkiye’de işsizliğin yapısal nedenleri genellikle konjonktüre bağlanır. Ancak tek neden elbette bu değildir. SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Nurullah Gür tarafından kaleme alınan yazıda bu bilgi yer alıyor.
Uzmanlar, Türkiye’deki birçok şirketin kalite odaklı bir anlayış yerine maliyetleri önemseyen bir anlayış olduğunu belirtiyor. Bu nedenle batılı ülkelerde 5-6 kişinin yaptığı işin, ülkemizde maksimum 3 kişi ile yapıldığına dikkat çekiliyor.
Maliyet öncelikli çalışma, çalışan verimini düşürüyor. Ayrıca şirketin büyümesine de yeterli katkıyı sağlamıyor. İstihdam ise yeteri artışı gösteremiyor.
Uzmanlar tarafından ele alınan bir diğer konu ise katı düzenlemelerle ilgili. İstihdam üzerindeki vergi yükü, şirketlerin gönülsüz işe alım yapmasına neden oluyor.
Kadınlardaki işsizliğin nedeni ise 2008 sonrasında işgücüne katılımlarının hızlanmasına bağlanıyor. 20. yüzyılın ikinci yarısında dünya genelinde kadın istihdamı hız kazanmıştır. Ülkemizde ise bu rakam biraz daha geç artmıştır.
Doç. Dr. Halil Zaim tarafından kaleme alınan bir yazıda ise Türkiye’deki işsizliğin konjonktürel değil, yapısal olduğu ele alınmıştır.
Ekonomik krizler ile yükselen işsizliğin, toparlanma sonrasında devam ettiği söyleniyor. Ekonomik toparlanma ile bir miktar azalma görülse bile yeniden yüzde 10 seviyelerine yükseldiği belirtiliyor.
Aynı zamanda ülkemizde işsizliğin yapısal nedenlerinden birisinin, artan genç nüfus olduğu söyleniyor. Bu kapsamda da yukarıda sıraladığım nedenler ön plana çıkmaktadır.
İşsizlik ile ilgili Hesaplamalar
İşsizlik ile ilgili birkaç farklı hesaplama yapılır. Bunlara ilişkin formüller şu şekildedir:
- İşsizlik Oranı = (İşsiz Sayısı / İşgücü) * 100
- İşgücüne Katılma Oranı = (İşgücü / Aktif Nüfus) * 100
- İstihdam Oranı = (Çalışanlar / Aktif Nüfus) * 100
- Bağımlılık Oranı = (Çalışmayan Kişi Sayısı / Aktif Nüfus) * 100
Burada aktif nüfus olarak tanımlanan değer, 15 – 65 yaz arası nüfustur.