Borsa Nasıl Oynanır, Nasıl Para Kazanılır?
  1. AnaSayfa
  2. Para Dünyası

Ekonomide Kıtlık Kanunu Nedir? Kıt Kaynaklar Nelerdir? Nasıl Mücadele Edilir?

İktisadın temeli, sonsuz ihtiyaçları eldeki sınırlı kaynaklarla karşılamaya çalışmaktır. Bu konu üzerine kurulu olan kıtlık kanunu hakkında detaylar bu yazıda;

Ekonomide Kıtlık Kanunu Nedir? Kıt Kaynaklar Nelerdir? Nasıl Mücadele Edilir?İktisat, kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılama bilimidir. Bu cümle, bir iktisat öğrencisinin öğrendiği ilk şeydir. Bir dengesizlik sonucunda ortaya çıkan kıtlık, ekonomide teorik bir temele dayalıdır. Yokluk ve fakirlik anlamı dışında, bireylerin ihtiyaçlarını karşılamada bir sınırın olmasını ifade etmektedir.

Her insanın yaşamını sürdürebilmesi için gösterdiği çabanın nedeni, kıtlık ile karşı karşıya kalmamaktır. Eğer insanlar verdikleri çabaya karşılık ihtiyaçlarını üretecek yeterli kaynak bulunmuyorsa herkesi savaşa yöneltecektir. İşte bu da büyük bir ekonomik sorundur.

Şimdi ekonomide kıtlık kanunu hakkında bilinmesi gerekenlere göz atalım:

Ekonomide Kıtlık Nedir?

Ekonomide Kıtlık Nedir?İktisadi anlamda kıtlık; mevcut kâr temelli ekonomik sistem ve üretim teknolojisiyle ulaşılan üretim düzeyi ile ilgili yetersizliği ifade eder.

Daha geniş anlamıyla; ekonomik sistem tarafından kâr elde etmek için kasıtlı olarak yaratılan ve bir toplumun sahip olduğu kaynaklarının (toprak, emek, vb.), mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyi ile işletilmesi sonucunda ulaşılan üretim düzeyinin, sonsuz insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılamakta yetersiz olduğunu ifade eden iktisat terimidir.

Günümüzde fazlasıyla çeşitlenmiş olan ürün mağazaları ve marketler nedeniyle ekonominin temeli olan kıtlık üzerine kafa yormak gerekir. Bu konuda birçok ekonomist yorumlarda bulunmuş ve önerilerini sunmuştur.

1932 yılında İngiliz ekonomist Lionel Robbins tarafından yazılan ünlü denemede iktisat bilimi tanımlanmıştır. Robbins, “Amaçlarla alternatif kullanım olanakları olan sınırlı kaynaklar arasındaki ilişkiler yönünden insanların davranışlarını inceleyen bir bilimdir,” tanımını kullanmıştır.

Amerikalı iktisatçı Paul Samuelson ise İktisat isimli kitabında, “İnsanların çeşitli mallar üretmek ve bunları tüketilmek üzere toplumun çeşitli üyelerine dağıtmak amacıyla kıt ve sınırlı üretim kaynaklarını ne şekilde kullandıklarını inceleyen bilim dalıdır,” tanımını kullanmıştır.

Hem Robbins’in hem de Samuelson’ın yaptığı ekonomi tanımları, iktisatta kıtlığın önemli bir temel olduğunu göstermiştir. Bu nedenle yıllardır iktisat öğrencilerine okutulan kitaplara imzalarını atmışlardır.

Hint ekonomist Amartya Sen de kıtlık üzerine yaptığı çalışmalar ile 1998 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü almıştır. Sen; gerçekte kıt olan şeyin ürünler ya da üretim faktörleri değil, para olduğunu söylemiştir.

Kıtlığın nedeni olarak kâr amaçlı ekonomik sistemin gelir dağılımında adaleti sağlayamaması sonucu paranın; ekonomik sistem tarafından yine toplumdaki zenginlerin elinde toplandığını ve sağlıklı bir gelir dağılımı olmadığı sürece bir toplumdaki gayri safi milli hasıla artışının o ülkede yaşanan kıtlık düzeyi ile ülkede yaşayan insanların gerçek refah düzeyini yansıtmayacağını belirtmiştir.

Sen bu konuyu iktisadi yöntemlerle ispatlamış ve sonucunda ödülünü almıştır.

Kıtlık Kanunu Nedir?

Kıtlık Kanunu Nedir?Ekonomide kıtlık kelimesi, yokluk veya fakirlik anlamına gelmez. Tüm bireylerin ihtiyaçlarını karşılamada bir sınırın olduğu anlamına gelir.

Kıtlık kanunu; toprak, emek, sermaye ve yetenek gibi ekonomik kaynakların sınırlı olduğunu, sonsuz olmadığını belirtir. Bu varsayım, eğer kaynaklar sınırsız olsaydı, her şeyin özgür olması gerektiğine dikkat çekerek kolayca doğrulanır.

Ekonomi tanımı ise kıtlık kanununun gerçeği ile ortaya çıkmaktadır. İnsanların kıt kaynaklarıyla sınırlı isteklerini, ihtiyaçlarını karşılamak için mal ve hizmet üretiminin – dağıtımının incelenmesidir.

Kıtlık ekonomisi de bir ülkede mevcut satın alma gücünün tüketim malları sanayisini tam kapasite ile çalıştırmaya yetecek kadar yüksek olmaması, üretim kapasitesine oranla talebin düşük olduğu ekonomi türüdür.

Üretim Olanakları Eğrisi (Transformasyon Eğrisi), kıtlık kanunu nedeniyle üretilmiştir. Doğada sonu olan kaynaklar ve diğer faktörlerden oluşan bir girdiler kümesi, iki farklı ürünün tüm maksimum çıktı olasılıklarını temsil eden bir eğridir.

Üretim Olanakları Eğrisi Nedir?

Üretim Olanakları Eğrisi Nedir?Üretim Olanakları Eğrisi, kaynaklar sabit olduğunda iki malın üretim olanaklarını ifade eder. Bu, bir malın üretiminin ancak kaynakların mevcudiyeti nedeniyle diğer malın üretimi azaldığında artabileceği anlamına gelir.

Bir ülke ekonomisinin mal ve hizmetlerini en verimli şekilde ürettiği ve dolayısıyla kaynaklarını mümkün olan en iyi şekilde tahsis ettiği noktayı temsil eder.

Bunu bir örnekle açıklayalım ve aşağıdaki tablo ile birlikte inceleyelim:

Üretim Olanakları Eğrisi Buğday ve Çelik ÖrneğiSadece buğday (wheat) ve çelik (steel) üretebilen bir ekonomi düşünün. Üretim Olanakları Eğrisi’ne göre; A, B, C ve D noktaları, kaynakların ekonomi tarafından en verimli kullanımını temsil eder.

75 ton çelik ve aynı miktarda buğday (B noktası) üretmek, 80 ton çelikle 45 ton buğday üretmek kadar arzu edilir.

G ve E noktaları ise kaynakların verimsiz kullanımını temsil ederken; F noktası ekonominin mevcut kaynaklar düzeyleriyle basitçe elde edemediği hedefleri gösterir.

Bu ekonominin daha fazla çelik üretebilmesi için buğday üretmek için kullandığı kaynaklardan bazılarını bırakması gerekiyor (A noktası).

Ekonomi daha fazla çelik üretmeye başlarsa (B, C ve D noktalarıyla temsil edilir) kaynakları buğday üretiminden ayırması gerekir. Sonuç olarak A noktasında ürettiğinden daha az buğday üretmesi gerekir.

Grafikte görüldüğü gibi üretimin A noktasından B, C ve D noktalarına taşınmasıyla ekonomi, çelik üretimindeki artışa oranlara buğday üretimini küçük miktarda azaltmalıdır.

Bununla birlikte ekonomi, B noktasından C noktasına giderse buğday üretimi önemli ölçüde düşerken, çelikteki artış oldukça küçük olacaktır.

A, B ve C’nin ekonomi için kaynakların en etkin tahsisini temsil ettiğini; ülke, Üretim Olanakları Eğrisi’nin nasıl elde edileceğine ve hangi kombinasyonun kullanılacağına karar vermelidir.

Daha fazla buğday talep edilirse üretimi artırmanın maliyeti, azalan çelik üretiminin maliyeti ile orantılıdır. Piyasalar, ekonomiye Üretim Olanakları Eğrisi’nin neye benzemesi gerektiğini söylemede önemli bir role sahiptir.

G ve E noktalarında olmak ise ülke kaynaklarının verimli kullanılmaması veya daha spesifik olarak, ülkenin kaynak potansiyeli göz önüne alındığında yeterli buğday veya çelik üretmediği anlamına gelir.

F noktası da şu anda ekonomi tarafından erişilemeyen bir çıktı seviyesini temsil eder. Eğer toprak, emek ve sermaye seviyesi aynı kalırken, teknolojide bir değişiklik meydana gelseydi, çelik ve buğdayı almak için gereken zaman azalacaktı.

Sonuçta çıktı artacak ve Üretim Olanakları Eğrisi dışa doğru itilecektir. F’nin düşeceği yeni bir eğri, kaynakların yeni verimli dağıtımını temsil edecektir.

Kıt Kaynaklar Nelerdir?

Kıt Kaynaklar Nelerdir?İktisat bilimi, doğada bol miktarda bulunan ve sahip olmak için bedel ödenmesine gerek olmayan serbest mallar ile ilgilenmez. Çünkü bunlar kıt olarak kabul edilmezler.

Asıl ilgilendiği kıt mallardır yani ekonomik mallardır. Bir üretim faaliyetine konu olan kıt malların üretilmesi için emek, sermaye, zaman, teknoloji ile kaynak ayrılması gerekir.

Kâr amaçlı para ekonomilerinde, üretim için ayrılan bu kaynakların değeri, fiyat mekanizması tarafından belirlenerek ürünün fiyatına yansıtıldığından, piyasada oluşan fiyatın, ürünün gerçek değerini yansıtıp yansıtmamasından bağımsız olarak ekonomik malların tanımına fiyatı olan ifadesi de eklenmiştir.

Kıt kaynaklar ise ekonomide dört temel kaynağa işaret etmektedir. Bunlar; toprak, emek, sermaye ve girişimci olarak açıklanır.

Üretim faktörleri olarak da bilinen bu kıt kaynakların tamamı kullanılsa bile dünya üzerindeki tüm insanların ihtiyaçlarını aynı anda karşılamak mümkün olmadığı için kıtlık ortaya çıkmaktadır. Hatta ekonomi biliminde kıtlığın ortaya çıkış sebebi de budur.

Buradaki en önemli konu, hangi malların kıt olduğu ve olmadığıdır. Eğer herhangi bir malın bedeli ve fiyatı varsa o kıttır. Ama herhangi bir bedel ödenmiyorsa ekonomi için kıt sayılmaz.

Aynı zamanda bir ürün ilk başta kıt kaynak değilken, çeşitli şekillerde işlenip ara veya ana mamul olduğunda kıt kaynak olur. Örneğin; kum, doğada bulunan bir maddedir ve ekonomi için kıt değildir. Ama çeşitli işlemlerden geçirilerek çimento üretimi için kullanıldığında kıt kaynak olacaktır.

Kıtlıkla Nasıl Mücadele Edilir?

Kıtlıkla Nasıl Mücadele Edilir?İnsanlar kıtlığa karşı savaşırken yenmeleri gereken bazı güçlükler vardır. Çözüm aramaları gereken ekonomik sorunlar ise üç grupta toplanır. Bunlar;

  • Eldeki kıt kaynakların tam kullanımını sağlamak,
  • Kıt kaynakların en etkin şekilde kullanmak,
  • Eldeki kaynak miktarını artırmak ve kullanılan üretim teknolojisini geliştirmek.

Ekonomi ise kıt mallar için daha yüksek bir fiyat koyarak kıtlık sorununu çözmektedir. Yüksek fiyatlar, talebi düşürerek, firmaları alternatifler üretmeye zorlayacaktır.

Petrolü ele alacak olursak; kıtlık söz konusudur ve rezervleri kullanıldıkça arzı düşmeye başlayacaktır. Bir malın kıtlığı varsa arz düşecek ve bu da fiyatın yükselmesine neden olacaktır. Serbest piyasada bu yükselen fiyat sinyal olarak hareket eder ve dolayısıyla mala olan talep düşer.

Petrol Arz Değişimi
Petrolde Yaşanan Arz Değişimi

Firmalar fiyatın yükselmesiyle birlikte alternatifler aramaya başlayacaktır. Örneğin; yeni rezervler keşfetmek, petrole alternatif bulmak ya da nakliye masraflarını düşürmek gibi yollara başvuracaklardır.

Talep konusunda ise kısa vadede bir esneklik söz konusu değildir. Benzinlik araç sahipleri, benzin almaya devam etmelidir. Ama zamanla insanlar elektrikli otomobil veya bisiklet almaya başlayabilirler. Bu şekilde benzine olan talep azalacaktır.

Petrolde Yaşanan Talep Değişimi
Petrolde Yaşanan Talep Değişimi

Talep zaman içinde daha fazla fiyat esnekliği gösterir. Bu nedenle serbest piyasada, piyasa mekanizmalarının kıtlık durumuyla başa çıkma konusunda teşvikleri vardır.

Kıtlıkla baş etmenin çözümlerinden birisi, insanların ne kadar satın alabilecekleri konusunda kotalar koymaktır.

Örneğin; İkinci Dünya Savaşı’nda kıtlık ve karaborsacılığa karşı “ekmek karnesi” uygulaması başlatılmıştır. Türkiye savaşa girmese bile seferberlik ilan edilmesi nedeniyle uygulamıştır.

İnönü döneminde söz konusu olan ve dünyanın savaş halinde olması sebebiyle yaşanan kıtlığa karşı bir önlem olarak bu uygulamaya geçilmiştir.

Bu dönemde, ekmek karaborsaya düşmüş ve önlenmesi için 7 yaşına kadar olan çocuklara 187,5 gram, büyüklere 375 gram, ağır işçilere 750 gram ekmek karne ile verilmeye başlanmıştır. Savaşın ardından uygulama kaldırılmıştır.

Şirketler, gelecekte söz konusu olabilecek durumlara karşı bir plana sahip olmayabilir ve alternatifleri bulunmayabilir. Bu durumda, ekonomik bir kıtlık söz konusu olduğu zaman, zaten geliştirilmiş pratik bir alternatif bulunmayabilir.

Serbest piyasadaki bir diğer sorun ise malların fiyatla rasyona bağlanması nedeniyle bazı kişilerin belirli malları satın alamaması riskini taşır. Yani sınırlı gelirleri vardır. Bu nedenle ekonomi, herkesin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gelirin yeniden dağıtılmasıyla da ilgilenmektedir.

Başka bir potansiyel pazar başarısızlığı ise çevresel kaynakların azlığından kaynaklanmaktadır. Şimdiki nesilde aldığımız kararlar, gelecek nesiller için kaynakların kullanılabilirliğini etkiler.

Örneğin; CO2 emisyonlarının üretimi, küresel ısınmaya, deniz seviyelerinin yükselmesine neden olur. Bu nedenle gelecek nesiller daha az kullanılabilir alanda yaşar ve içme suyu sıkıntısı ile karşı karşıya kalır.

Sponsorlu | 2023/4Ç Kar/Zarar %36.13/63.87%
Doviz Yatırımı
Sponsorlu | 2023/4Ç Kar/Zarar %36.13/63.87%
Doviz Yatırımı
AL SAT
Sponsorlu | 2023/4Ç Kar/Zarar %36.13/63.87%