Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), ülkemizde tüm para ve kur politikalarının düzenlenmesinden sorumlu bağımsız kamu kuruluşudur. Aynı zamanda dolaşıma kağıt para sağlanması ve kontrolünü de yapmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından devlet adına para basma yetkisi TCMB’ye devredilmişti. Hazine’nin denetiminde bastırılan madeni paralar, TCMB’nin kontrolü altında piyasaya sürülmektedir.
Dolar kurunun 7,20 liralık rekorunun ardından TCMB’nin faiz oranlarını artırıp artırmayacağı, hangi oranda bir hamle yapacağı, en çok sorulan soru olmuştu. Para Politikası Kurulu Toplantısı, faiz oranları ile ilgili kararların alınması adına merakla takip edildi. Toplantıdan çıkacak faiz kararının ise kur üzerinde etkili olarak aşağı çekmesi beklendi. Buna karşın uzun soluklu bir etki yaratılamadı. İşte bu noktada, TCMB’nin hangi faiz oranlarını belirlediği ve ne işe yaradığı konusu merak edilmeye başlandı.
Şimdi Merkez Bankası’nın hangi faiz oranlarını belirlediği ve bunların ne anlama geldiği konusuna göz atalım:
Merkez Bankası’nın Görev ve Yetkileri Nelerdir?
Sadece TCMB değil, diğer ülkelerin merkez bankaları da bazı faiz oranlarını değiştirmekle yükümlüdür. Bu noktada görev ve yetkileri de birbirine benzemektedir. Yaptıkları işi anlamak için onların hangi görevlere ve yetkilere sahip olduğunu bilmek gerekiyor.
Konumuza geçmeden TCMB’nin görevlerine göz atmak istedim:
- Fiyat istikrarı sağlamak, tüm merkez bankalarının öncelikli görevidir. Bu noktada enflasyonu kontrol altında tutmak, finansal istikrarı sağlamak, para ve döviz piyasalarını düzenleyici tedbirler almak ilk görevler olarak görülebilir.
- Kağıt para basımı ve para arzı, diğer bir görevdir. Merkez bankaları devlet adına piyasaya para arz eder ve likidite sağlar.
- Kambiyo rejimi olarak bilinen Türkiye’de uygulanacak döviz kuru rejimini belirlemek ve uygulamak da TCMB’nin görevidir.
- Türkiye’nin altın ile döviz rezervlerini saklar ve yönetir.
- Ödeme sistemlerinin güvenli ve sorunsuz çalışmasını sağlar.
Merkez bankaları, ülkedeki fiyat istikrarını sağlamak için faiz oranlarında değişikliğe giderler. Ama bu noktada hükümetin ekonomi politikaları ile uyumlu bir faiz politikası uygulanması gerekir. Birbirine ters düşen politikalar, ülkemizde son 1 yılda görülen etkisiz hamlelerle açıklanabilir.
Merkez Bankası Faiz Oranları Nelerdir?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, ekonomideki son likidite kaynağı olarak bankalara ödünç para verebilir ve bankalardan borç alabilir. Faiz oranlarını da piyasayı etkilemek amacıyla belirler. Para Politikası Kurulu’nun faiz kararları, önceden ilan edilmiş bir takvim çerçevesinde yapılan toplantılarla açıklanmaktadır.
PPK toplantısında faiz oranlarına ilişkin olarak alınan kararlar, gerekçeleri ile birlikte, toplantı ile aynı gün Merkez Bankası Genel Ağ sayfasında açıklanmaktadır. Ayrıca 1 Haziran 2018 tarihinde para politikası operasyonel çerçevesine ilişkin sadeleşme sürecinin tamamlanacağı açıklanmış ve 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranı, politika faizi olarak değiştirilmiştir.
Aynı tarihte TCMB gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150baz puanlık bir marj ile belirlenmesine de karar verilmiştir.
Aynı zamanda geç likidite penceresi işlemlerinde uygulanacak TCMB borçlanma faiz oranının yüzde 0 olarak uygulanmasın, borç verme faiz oranının ise gecelik borç verme faiz oranına 150 baz puan eklemesi yoluyla hesaplanmasına karar verilmiştir.
Yapılan değişikliklerle birlikte;
- Politika faizi,
- Gecelik fonlama faizi,
- Reeskont faizi,
- Geç likidite penceresi fonlama faizi TCMB tarafından belirlenen oranlardır. Bunları belirlerken, faiz koridorunu ve ağırlıklı ortalama fonlama faizini de belirlemiş olur.
Politika Faizi
Eski adıyla bir hafta vadeli repo ihale faizi olarak bilinen politika faizi, şu an ülkemizde en popüler olan faiz oranıdır. 13 Eylül 2018 toplantısında 625 baz puanlık artışla yüzde 17,75 seviyesinden yüzde 24’e yükseltilmiştir. Dolayısıyla bu hamle politika faizinin ne olduğunu bilmeyenler için merak konusu olmuştur.
TCMB bu faiz oranı üzerinden bankaların repo taleplerini karşılamaktadır. Bankalar ellerinde bulunan tahvil ve bonoları teminat olarak vermekte, TMCB’den para alarak repo yapmaktadır. Bu şekilde kendilerine bir fon oluşturmuş olurlar. TCMB ise talep edilen bir haftalık borca karşılık faiz belirlemektedir. İşte belirlenen bu faiz, politika faizidir.
Politika faizi yıl içinde genel olarak aylık periyotlarda Para Politikası Kurulu toplantılarında açıklanmaktadır. Politika faizinin değeri, ekonomiyi ve özellikle bankaların uygulamış olduğu faiz oranlarını etkiler.
TCMB politika faiz oranını yükseltme kararı aldığında; TCMB’den borç alacak bankalar, açıklanan yüksek politika faizine göre ödeme yapacaktır. Buna bağlı olarak kredi ve mevduat faizlerini yükseltecektir. Aynı zamanda yüksek faiz yüzünden bankalar, TCMB’den daha az fon satın alacağı için kredi toplam tutarı azalacaktır. O da ekonominin durgunlaşmasına neden olacaktır. Politika faizinin yükseltilmesi, döviz kurunun düşmesine de neden olacaktır.
Politika faizi düşürüldüğü zaman; bankalar, TCMB’den düşük faizle daha fazla borç para talebinde bulunacaktır. Bu durum kredi toplam tutarını yükselteceği için ekonomide canlılık oluşacaktır. Ayrıca bankalar düşük faizli fon aldıkları için maliyetleri düşecek ve kredi mevduat faizlerine yansıyarak faizin düşmesine neden olacaktır. Bunlara ek olarak döviz kurunu yükseltecektir.
Gecelik Fonlama Faizi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın her gece bankalardan aldığı borç veya onlara verdiği borç karşılığında uyguladığı faiz oranlarıdır. TCMB’nin ilan ettiği borç alma faiz oranı taban işlevi görürken borç verme faiz oranı ise tavan işlevindedir.
TCMB bu şekilde bankaların her gün açık vermeden hesaplarını kapatmasını sağlamaktadır. Borçlanma ise sadece tek taraflı değil, bankaların ellerindeki likidite fazlası nedeniyle limitsiz bir şekilde merkez bankasının borçlanma faiz oranından, TCMB’ye borç verebilmektir.
Gecelik fonlama faizi ile birlikte TCMB piyasalarda oluşan kısa vadeli faiz oranlarını ve döviz kurlarını etkileyebilmektedir. Ayrıca TCMB, gecelik işlemlerde uygulanan faiz oranları ve politika faizi ile ikincil piyasada oluşan kısa vadeli faiz oranlarını, döviz kurlarını ve kredilerin büyüme hızını etkileyebilir. Bu noktada da ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinden bahsetmek gerekiyor.
TCMB’nin borç verme faizi, marjinal fonlama oranı ya da faiz koridorunun üst bandı olarak bilinmektedir. Likidite ihtiyacı olan bankalar, bu faiz oranı üzerinden TCMB’den limitleri ve teminatları ile sınırlı olmak şartıyla gecelik olarak borçlanabilirler.
Borç alma faizi ise TCMB’nin bankalardan borçlanma faizidir. Likidite fazlası olan bankalar, bu faiz oranı üzerinden TCMB’ye limitsiz borç vermektedir.
Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi
TCMB, piyasadaki likidite ihtiyacının karşılanması için piyasaya bir faiz karşılığı borç vermektedir. Gecelik borç verme faizi, politika faizi gibi çeşitli enstrümanlarla fonlanan piyasanın ihtiyaci olan likiditeyi temin etmesi için TCMB’den borçlanma faizinin ağırlıklı ortalamasına ağırlıklı ortalama fonlama faizi denmektedir.
Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM), TCMB’nin gecelik borç verme faizi ile politika faizinin ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanır. Eskiden AOFM’de, aylık repo faizi de hesaplamaya katılıyordu; ama TCMB aylık repo işlemlerine 2013 yılında son verdi. Bu nedenle sadece gecelik borç verme ve politika faizleri ile hesaplanmaya başladı.
Reeskont Faizi
İskonto edilmiş yani bir bedel karşılığı el değiştirmiş olan kıymetlerin, bir bedel karşılığında yeniden el değiştirmesine reeskont denmektedir. TCMB, bankacılık kesiminin geçici likidite ihtiyaçlarının karşılanması için bankalar tarafından verilecek ticari senet ve vesikaları reeskonta kabul edebilir.
Ülkemizdeki reeskont işlemindeki tüm koşul ve kurallar TCMB tarafından belirlenmektedir. Aynı zamanda reeskont kredilerinin en yüksek sınırı ve kredi türlerine göre limitleri, para politikası ilkeleri kapsamında TCMB tarafından konulmaktadır. Bu işlemler için TCMB tarafından uygulanan faizlere, reeskont faiz oranı denmektedir.
TCMB reeskonta kabul edebileceği senetler karşılığında avans da verebilmektedir. Avans için teminat olarak alınan senetler ise ticari senet ve belgeler, devlet tahvilleri, borsada kayıtlı tahvillerdir. Ekonominin para arzı ve kredi genişlemesi dikkate alınarak belirlenen reeskont faiz oranı, mevcut durumda uygulanan para politikası kapsamında bir para politikası aracı olarak önemini kaybetmiştir.
İhracat Reeskont Kredisi Faizi
İhracatçılara uygun maliyetli kredi sağlamak amacıyla TCMB’nin Türk Eximbank’a ve diğer bankalara tanıdığı limit çerçevesinde kullandırılan kredilere ihracat reeskont kredisi, bu krediye uygulanan faiz de reeskont faizi denmektedir.
Geç Likidite Penceresi Fonlama Faizi
Geç Likidite Penceresi (GLP); TCMB’nin son borç veren makam olarak gün sonu ödeme sistemlerinde oluşabilecek sorunların önüne geçmek amacıyla bankalara verdiği limitsiz vadeli TL borçlanma imkanı ve aynı koşullarda TL borç verme imkanı olarak bilinmektedir. Geceliktir ve geçici bir uygulama olarak da tanımlanmaktadır.
GLP, gecelik vadede gün sonunda (16:00 – 17:00), zorunlu karşılıkların tesis süresinin son iş gününde ise 16:00 – 17:15 saatleri arasında gerçekleşmektedir. Ortaya çıkma nedeni ise 2 konuya bağlanmaktadır. Bunlardan birisi arızi yani bankanın kendisiyle alakası olmayan bir nedenden dolayı gün sonunda TL likiditesini TCMB’den para almadan kapatamayacak olmasıdır. İkinci neden ise bankaların mali durumu bozuk olduğu için likiditesinin kalmaması şeklinde açıklanmaktadır.
GLP için sağlıklı bir bankanın kullanmak durumunda kalmayacağı bir uygulama yorumları da yapılmaktadır. Ülkemizde 1990 yılından bu yana sadece 9 kere kullanılmıştır. Bu parasal sıkılaştırma yöntemi sayesinde fonlama maliyetinin yükselmesi, TL’nin maliyetinin artması ve döviz kurlarının artışının sınırlanması hedeflenmektedir.
TCMB, GLP borç alma faiz oranını yüzde 0; borç verme faiz oranı ise yüzde 10 olarak belirlemiştir. Ülkemizde GLP en son 16 Ocak 2017 tarihinde gerçekleşmiştir.
Faiz Koridoru
TCMB’nin borç alma ve borç verme faizleri arasındaki alana faiz koridoru adı verilmektedir. TCMB’nin faiz kararları ile faizin alt ve üst bandını değiştirebilir. Yani koridoru daraltıp genişletebilir. Bu koridorun daralması, bankalar açısından borç alma maliyeti ile borç verme getirisini birbirine yaklaştırmaktadır. Böylece banka kredi maliyetlerinin düşeceği anlamına gelmektedir. Faiz koridorunun genişlemesi ise bu etkinin tam tersidir.
TCMB, borç alma ve verme faizleri üzerinde değişikliğe giderek, para arzını kontrol eder. Bu yüzden faiz koridoru, TCMB’nin elinde bulunan etkili bir para politikası aracıdır. Bankalar gecelik likidite ihtiyaçlarını TCMB’den borçlanarak giderebilir. Aynı şekilde likidite fazlası olan bankalar paralarını TCMB’ye borç verebilirler. Gecelik para piyasası faizleri, bu koridor içinde belirlenmektedir.
Merkez Bankası Faiz Artırınca veya Azaltınca Ne Olur?
Dünyanın her merkez bankasının faiz ve para politikası toplantıları büyük bir merakla beklenir. Yatırımcıların, ekonomistlerin ve analistlerin heyecanla bekledikleri bu toplantıdan, faiz artırımı kararı çıkınca veya faizler düşürülünce neler olacağı üzerine yorumlar yapılır.
Merkez bankasının faiz artırım kararı almasındaki en önemli etken, ödemeler dengesinde açık veren ülkelerin dışarıdan sıcak para girişini sağlayıp iç piyasayı rahatlatmasıdır. Bunun dışında TCMB’nin bunun yanında bir başka büyük etkisi ise Türk lirasının değerlenmesini sağlamaktadır.
Türk lirasının değerlenmesiyle birlikte kur yükselişinden kaynaklanan maliyet enflasyonunun önüne geçilmiş olunur. Ayrıca sadece maliyet enflasyonu değil, talep enflasyonu da engellenmiş olur. Genel olarak faiz artırımlarının olumlu etkileri bulunur; ama olumsuz yönleri de vardır.
Faiz artırıldığı zaman, tüketimler azalırken, tasarruflarda artış beklenir. Kaynağın artmasıyla yatırımlar için kaynak bulmak oldukça kolaylaşmaktadır. Faiz artışıyla birlikte yatırım maliyeti artar ve maliyet arttığı için yatırımlar engellenir. İstihdam düşerken, büyümede de düşüş gözlenir.
TCMB faiz oranını artırdığı zaman, insanlar mevduata para yatırmak için farklı diğer likit kaynaklardan vazgeçip, ülke parasını talep etmeye başlar. Çünkü kendi ülkesinin parasıyla mevduata para yatırması, daha cazip bir hal alır.
Yatırım kaynakları arasındaki bu değişim, birçok değişkeni de etkilemektedir. Ama ana konu olan paranın değeri, talep arttığı için yükselir. Gerçek ve tüzel kişiler, kar elde etmek için mevduat hesaplarına yöneldiği için ellerindeki diğer kaynakları paraya çevirerek bankalara yatırırlar. Bu şekilde talebi yükselen ülke parası da yükselişe geçer. Faiz oranları düşürüldüğünde ise paranın değeri düşmektedir.