Küresel ekonominin düzenli bir şekilde işlemesi için kurulan örgütlerden birisi de OECD’dir. Ülkelerin ortak sorunlarına çözüm aradıkları bir organizasyondur. Üstelik bu sadece üye ülkelerle sınırlı değildir.
Organizasyonun tam adı bize ne yaptığıyla ilgili bilgiler vermektedir. İş dünyası, sendikalar ve diğer sivil toplum temsilcileriyle ilişkileri vardır. Tüm bu bağlantılarıyla uluslararası politikaların koordine edilmesini sağlamaktadır.
Şimdi örgütü daha yakından tanıyalım:
OECD Nedir?
OECD, ekonomik refahı artırmayı amaçlayan bir örgüttür. Sadece üyeler için değil, tüm dünya ülkeleri için bu amacı benimsemiştir.
Tam adıyla; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’dür. İngilizce adı; Organization for Economic Cooperation and Development’tır.
“Kendisine üye ülkelerin mali, çevresel ve sosyal problemlerde birbirleriyle düşünce alışverişi yapmalarını sağlayan, deneyimlerini paylaştıran uluslararası bir teşkilat” sizin için en sade ve akılda kalıcı tanım olabilir.
Örgüt; Avrupa, Amerika ve Pasifik’teki 37 ülkeden oluşur. Örgütün üyeleri ve kilit ortakları ise dünya ticareti ile yatırımının %80’ini temsil etmektedir.
Organizasyonun programları, 100’den fazla ülkede reforma yardımcı olmuştur. Başlangıçta Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü adı verilmiştir.
Avrupa’nın yeniden inşası için Marshall Planı’nı yürütme görevini üstlenmiştir. Şu anda ise küresel ekonomiye yönelik tahminlerini düzenli raporlarla açıklamaktadır. Raporlar, üye ülkelerin yorumlarıyla hazırlanmaktadır.
Peki, onu yalnızca bir ekonomik örgüt olarak tanımlamak yeterli midir? Elbette değildir. Çok sayıda işlevi olmakla birlikte, önemli ülkelerin üyeliğini almıştır. Çeşitli ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm üretmektedir.
Kurum, resmi dil olarak İngilizce ve Fransızcayı kullanır. Sosyal veriler sağlamak, istatistikler yapmak, mali politikaları incelemek gibi işlevleri vardır.
Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan Château de la Muette’dedir. Ayrıca Berlin, Meksika, Tokyo ve Washington’da ofisleri vardır. Üye devletlerin katkılarıyla finanse edilir.
Teşkilatın genel sekreterliğini 1 Haziran 2006 tarihinden bu yana Meksikalı Mr. Angel Gurria üstlenmektedir. Kendisi ekonomist ve diplomattır.
Buraya kadar teşkilat hakkında bazı genel bilgiler verdik. Bakalım örgütün resmi web sitesi bize nasıl bir tanım yapıyor?
Ekonomi, finans, çevre, yönetişim ve inovasyon gibi daha birçok alanda faaliyet gösteren bu kurumu yalnızca ekonomiden ibaret olarak tanımlamak doğru olmayabilir. Bu, görev tanımı bakımından oldukça kapsamlı olduğu anlamına gelir.
Öyle ki bir ülkenin yaşam standartlarını iyi veya kötü yapan her şey, kurumun ilgi alanına giriyor diyebiliriz. Örneğin; sosyal güvenlik, tatil süreleri, eğitim sistemleri, yaşlıların yaşam koşulları…
OECD Görevleri Nelerdir?
Yukarıda yaptığımız tanımlamalar, bu kurumun amaçları hakkında fikir edinmenize yardımcı olmuştur. Fakat tam olarak neye yaradığını daha net anlamak için şimdi görevlerini detaylıca inceleyelim;
- Ekonomik, sosyal ve çevresel değişimlere neden olan etkenleri ortaya koymak.
- “Ekonomide büyüme” gerekliliğini ülkelere aşılamak.
- Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma sağlamak.
- Hükümetlerin talebi doğrultusunda ülkede incelemeler yapmak.
- Yenilikçi politika fikirleri sunmak ve en iyi uygulamaları istişare etmek üzere ülkeleri bir araya getirmek.
- Politika kararı alma aşamasında üyelerin işine yarayabilecek bilgiler sunmak.
- Ülkelerin tecrübelerini birbirleriyle paylaşabileceği bir ortam hazırlamak.
- Uluslararası sorunlara ortak çözüm üretilebilmesini mümkün kılmak.
- Sosyal anlamda eşitliği bozmamak.
- Yoksullukla mücadele kapsamında devletlere yardımcı olmak.
- İstikrarlı ekonomik büyüme için politikalar oluşturmak.
- Ekonomik ve sosyal alanlarda istatistiki veriler oluşturmak.
- Ülkelerde işsizliğe çözüm bularak istihdamı artırmak.
- Ülkelerin ekonomik gelişmelerini incelemek, gerektiğinde tahminler yapmak.
- Turizm alanındaki deneyimleriyle bu alanda izlenen politikaları incelemek.
- Bölgesel ya da uluslararası politik sorunları ele almak.
- İlgi alanı kapsamındaki her konuda üye ülkelere çözüm üretmek.
- Bölgesel girişimlerde bulunarak doğru uygulamalar gerçekleştirmek.
- Ülkelerde refah düzeyini artırmak için gerekenin yapılması konusunda destek vermek.
- Bağlayıcı olmayan ilkeler, rehberler, iyi uygulamalar ve öneriler sunmak.
- Üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve özgürlüğün gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak. Kuruma üyeliği olmayan ülkelerde de bu kavramların önemini vurgulamak.
- Vatandaşların daha iyi standartlarda yaşamasını sağlamak.
- Finans piyasalarında istikrarlı bir fiyat hareketi yaratmak.
- Yalnızca bir ülkenin değil, diğer ülkelerin de mali gelişimlerine katkıda bulunmak.
- Belli yasalar çerçevesinde dünya ticaretini geliştirmek ve korumak.
- Veri toplamak, bunlar arasında karşılaştırma yapmak ve ardından analiz etmek.
- İnsan haklarını korumak, vatandaşların özgürlük haklarına gölge düşürmemek.
- Serbest ticaret pazarı teşviklerinde bulunmak.
- Büyük çaplı yatırımların önünü açmak.
- Ülkelerin ticaret ve yatırıma ne derece yatkın olduklarını saptamak.
- Uluslararası çaptaki işbirliğini geliştirmek.
- Daha sağlıklı ve yaşanabilir çevre koşulları sunmak.
- Bilim ve teknolojiden en verimli şekilde faydalanmayı sağlamak.
- Mevcut eğitim sistemlerinin gençleri yaşama atılmaya ne derece hazırladığını ölçmek.
- Atık, kirlilik, geri dönüşüm gibi çevresel sorunlara çözüm üretmek.
- Üye ülkelerin enerji alanındaki sorunlarını daha yetkili kurumlar olan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Nükleer Enerji Ajansı’na (NEA) iletmek.
- Vergi sistemlerinin etkilerini küresel çapta analiz etmek.
- Daha az zorlayıcı vergi sistemlerine teşvik etmek.
- Vergi kaçakçılığına çözüm olabilecek öneriler sunmak.
- Nüfuslarda yaşlılık oranı tespiti yapmak. Bu oranın sigorta ve emeklilik sistemi üzerindeki etkilerini incelemek.
- Etkili finans uygulamaları geliştirip sunmak.
- Hükümetleri iyi bir kamu yönetimine teşvik etmek.
- İşletmeleri daha iyi yerlere taşıma konusunda desteklemek.
- Şirketler arasındaki rekabeti adil bir ortama taşımak.
- Üye ülkelerin ekonomilerini incelemek. İncelemelerin ardından küresel, bölgesel veya ulusal raporlar oluşturup bunları sunmak. Gerektiğinde önerilerde bulunmak.
- Dünya genelinde rüşvet ve diğer yasa dışı eylemlerin önüne geçmek.
- Cinsiyet ayrımcılığının ekonomik büyümeye nasıl bir etki ettiğini incelemek.
- Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine danışmanlık desteğinde bulunmak.
OECD Faaliyet Alanları Nelerdir?
Bir önceki bölümde size kuruluşun görev ve amaçlarını detaylıca açıkladık. Görevlerinden de anlaşıldığı üzere oldukça farklı alanlarda faaliyet göstermektedir. Bunlar;
Teşkilat üyesi ülkeler bahsedilen tüm bu alanlarda birbirleriyle fikir alışverişi yapar. Aynı zamanda mali istikrar çerçevesinde kendi kendilerine yetebilecek ekonomik kalkınma sağlarlar.
OECD’in Kuruluşu
Örgütün İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulduğunu bilmek elbette yeterli olmayacaktır.
14 Aralık 1960’ta Paris’te imzalanan Paris Sözleşmesi, kuruluşun hayata geçmesi açısından önemli bir dayanak oluşturmuştur. Peki 1961’de faaliyetlerine başlayan bu dev organizasyonun asıl kuruluş hikayesi nedir?
Savaştan etkilenen ve yerle bir olan Avrupa, Amerikan Marshall Planı ile yeniden yapılandırılmak istendi. Bu amaçla 1948’de Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC) kuruldu. 1960’a kadar aynı isimle çalışmalarını sürdürdü.
Kanada ve ABD’nin OEEC’ye üye olmasıyla örgüt küresel anlamda işlerlik kazandı. Paris Sözleşmesi ise yeni işbirliklerini doğurdu.
Takvimler 30 Eylül 1961’i gösterdiğinde OEEC, günümüzdeki haliyle Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne dönüştü. Yani, söz konusu örgütü OEEC’nin yeni versiyonu olarak düşünmeniz yanlış olmaz. Hatta görev tanımına baktığımızda, OEEC’den daha kapsamlısına sahip olduğu bariz biçimde bellidir.
Kanada ve ABD öncülüğünde kurulan bu teşkilat, zaman içinde genişledi. 18 Avrupa ülkesinin yanı sıra Güney Afrika ve Asya Pasifik’ten de üyeler aldı. Yıllar geçtikçe daha da kalabalıklaştı.
Öte yandan, örgütün kurucu anlaşmasını teşkil eden “Convention on the Organisation for Economic Co-operation and Development” adlı konvansiyonun bir bölümünde şu ifadelerin yer aldığı dikkat çekmektedir;
Belirtilen tüm bu maddeler, kuruluşun amaçlarını en sade şekliyle anlatır niteliktedir. Oldukça önemli işlevleriyle adeta hayranlık uyandıran teşkilat, aktif bir şekilde faaliyetlerine devam etmektedir.
OECD Üyesi Ülkeler
Örgüte üye olarak bünyesinde yer alan ülkeler, vazgeçilmez değerleri korumak ile sorumlu tutulurlar. Çünkü var oluşunu temel değerler etrafında biçimlenmiştir. Bunlar; demokrasi, insan haklarına ve yurttaş özgürlüğüne bağlılık olarak açıklanabilir.
Ülke olarak bu organizasyonun bünyesinde yer almak sanıldığı kadar basit değildir. Çünkü belirlenen misyonlara ve değerlere bağlı olmayı şart koşar. Kurallara uyulduğu sürece ülkenin üyeliği aktif kalır ve bunlar birtakım sorumluluklar yükler.
Ülkemiz, OECD’in 20 kurucu üyesinden biridir. 2020 yılı Ocak ayı itibarıyla dünya üzerinde 36 ülkenin buraya üyeliği bulunmaktadır. Bunları ve katılım yıllarını aşağıda görebilirsiniz;
Fotoğrafta katılım yılı 1961 olan ülkeler, “ kurucular” kategorisinde değerlendirilebilir. Çünkü daha önce de belirttiğimiz üzere teşkilat o yılda hayata geçirilmiştir.
Yukarıda listelenen 36 ülkeye ek olarak Avrupa Komisyonu ile birlikte çalışmalar yürütüldüğü bilinmektedir. 2010 yılından bu yana 6 yeni ülkenin katılımı gerçekleşmiştir. Litvanya, 2018 yılında girerek son katılımcı ülke konumundadır.
Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya ve Güney Afrika ise örgütün kilit ortaklarıdır. Dünyanın en büyük ekonomilerinden olan bu ülkelerle birlikte çalışmalar yürütülür. Bunlar, yakın temas halinde olup üyeliği bulunmayan ülkelerdir.
Bahsi geçen bu güçlü ülkeler, yapılan günlük çalışmalara katılır. Faydalı olabilecek fikirler paylaşılır ve politikaya ilişkin tartışmalar yapılır. Organizasyonun yaptığı anketlerde de katılımcı olarak olarak görünür, veritabanlarını etkilerler.
36 üye ülke ve kilit ortakları, dünya ticaret ve yatırımının %80’ini oluşturmaktadır. Üyeliği gerçekleşecek 37. ülkenin ise Kolombiya olması beklenmektedir.
Letonya ve Kosta Rika da davet edilen ülkeler arasındadır. 2014 yılının Mart ayında Rusya Federasyonu’nun katılım süreci ise ertelenmiştir.
Türkiye’nin OECD’ye Üye Oluşu
2 Ağustos 1961’de OECD Konvansiyonu’nu onaylayan Türkiye Cumhuriyeti, kurucu üye olarak örgüte katılmıştır.
Üyelikle birlikte ülkemiz dünyadaki ekonomik gelişmeleri ve sonuçlarını daha yakından izleme fırsatı bulmuştur.
Türkiye’nin OECD’e üye olma amaçlarını size şöyle açıklayabiliriz;
- Ekonomik anlamda genişlemek.
- Derinleştirilmiş bir işbirliği içinde yer almak.
- Bilimsel ve teknolojik gelişmelerden haberdar olmak.
- Küresel norm ve kuralları kuvvetlendirmek.
- Ticaret ve yatırımlardan daha kazançlı çıkmak.
- Enerji güvenliği oluşturmak.
- İstihdam, işgücü, göç, sosyal sorumluluk, eğitim, sağlık gibi birçok konuda daha etkin bir ülke olabilmek.
OECD-Türkiye İlişkileri
Teşkilatın 1960-1980 yılları arasında “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu” faaliyetlerinde bulunduğu bilinmektedir. Bunun dışında 17 Mayıs 1978’de ülkemizin dış borçlarının etkin yönetimi için “Türkiye’nin Dış Borçları Çalışma Grubu” oluşturulmuştur.
1980-2000 yılları arasında Türkiye’nin bu kuruluş ile olan ilişkileri nispeten zayıflamıştır. Fakat 2000’li yılların ardından buzlar erimiş ve ikili arasındaki ilişkiler yeniden canlanmıştır.
Öte yandan örgütün program ve politika oluşturma, önceliklerini belirleme gibi çalışmalarında ülkemizin katkıları vardır. Günümüzde ülkemiz küresel ekonomi ile bütünleşme yolunda ciddi ilerlemeler kaydetmiştir.
Ülkemizin diğer ülkeler ile bir bütün halinde hareket edebilmesinde bu kuruluşta yer almasının büyük önemi vardır. Dolayısıyla Türkiye’nin dış ilişkilerini güçlendirme anlamında da hatrı sayılacak katkıları vardır.
Maliye Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ülkemizin bu örgüt nezdinde yer alan daimi temsilcileridir. Örgütün kurulduğu yıldan bu yana çalışmalara katılırlar.
OECD Konseyi
Örgüte üye olan bütün ülkelerin temsilcileri ile Avrupa Birliği temsilcileri konseyi oluşturur. Konseyi örgütün karar alma organı olarak tanımlayabiliriz. Orada kararların uzlaşmayla alındığını bilmelisiniz.
Konsey her yıl 1 kez toplanır. Böylelikle çalışmaların öncelik sıralarını belirlenir, güncel konular incelenir.
Tartışmalar yürüten ve uygulama kararları veren komiteler de konsey bünyesindedir. 250’nin üzerinde komite vardır.
Örgütte analiz ve öneriler sunan sekretarya, konseyin karar verdiği çalışmaları yürütür.
Örgüt içinde yukarıda da bahsettiğimiz “Üye Olmayan Ülkelerle İşbirliği Merkezi” ile örgüte üye olmayan ülkelerle işbirliği yapılır. Çeşitli faaliyetler yürütülür.
OECD Bütçesi
Size en sade şekliyle, üye ülkelerin kişi başına düşen milli gelir hesaplamalarının OECD bütçesinde belirleyici olduğunu söyleyebiliriz.
Örgütün bütçesinin yarısını ABD ve Japonya karşılıyor. Ülkemiz 2015 yılında örgütün zorunlu genel bütçesine %1,79 oranında katkıda bulunmuştur. Bu oran ortalama 3,5 milyon Euro’ya denk gelir.
2016 yılı itibarıyla örgütün bütçesi 370 milyon Euro, 2017’den itibaren 374 milyon Euro olarak belirlenmiştir. Türkiye’nin bu rakama katkı oranı %1,93’tür.
Ünlü İsimler OECD Hakkında Ne Diyor?
Günümüzde söz konusu teşkilata üye ülkeler;
- Dünya GSYİH’inin %63’ünü
- Dünya ticaretinin dörtte üçünü
- Dünyadaki resmi kalkınma yardımlarının %95’ini
- Dünya enerji tüketiminin yarısından fazlasını
- Dünya nüfusunun %18’ini oluşturuyor.
Peki böylesine önemli bir örgüt için tanınan isimler ne düşünüyor?
1 Haziran 2006 tarihinden bu yana OECD Genel Sekreterliğini yürüten Angel Gurria, örgütün önemini şöyle vurgulamış;
Forbes Dergisi tarafından hazırlanan “Dünyanın En Güçlü 100 Kadını” listesinin 80. sırasında bulunan Ürdün Kraliçesi Rania Al Abdullah ise OECD için şöyle düşünüyor;
2014 yılında Nobel Ödülü’ne layık görülen Hindu aktivist Kailash Satyarthi’nin düşünceleri ise şu şekilde;
2017 yılından bu yana Fransa’nın Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Emmanuel Macron, kuruluşun özelliklerini şu cümleyle özetlemiş;
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri ve Avustralya Sendikalar Konseyi eski başkanı Sharan Burrow, OECD için şöyle demiş;
350’nin üzerinde şirketi bulunan ünlü İngiliz yatırımcı ve iş adamı Richard Branson, OECD’in “birlikte hareket etme” olgusuna şu sözleriyle değinmiş;
Sonuç
İçeriğimizde kuruluşunu, görev tanımlarını ve hakkında daha birçok bilgiyi verdiğimiz OECD, Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) ve Nükleer Enerji Ajansı (NEA) gibi iki önemli kuruluşla birlikte çalışmaktadır. Bu açıdan düşünüldüğünde, her geçen gün güçlenerek büyüdüğü açıkça görülmektedir.
Bugün dünyanın birçok noktasında refah içinde yaşamayı mümkün kılan kuruluş, benzersiz çözüm üretme yeteneği sayesinde ülkelere birçok fırsatı bir arada vermektedir. Belirlediği hedefler ve izlediği stratejiler kapsamında her geçen gün yeni başarılara imza atarak bünyesine yeni ülkeler katmaktadır.