İngilizce Sovereign Wealth Funds ismiyle anılan ulusal varlık fonları, kısaca ülkelerin resmi rezervleri dışında oluşan birikimleri ifade etmektedir. Merkez bankaları nezdinde biriken döviz ve altın, resmi rezervleri temsil etmektedir. Ulusal varlık fonlarında ise cari işlem fazlası olan ülkelerin ihtiyaç dışı rezerv birikimleri değerlenmektedir. Bu işlem için müstakil fonlar kurulmasıyla ortaya çıkmışlardır.
Dünyada ulusal varlık fonlarının ilk örneklerini, 1950’li yıllarda petrol gelirlerinde görülen ani artış ile Körfez ülkeleri uygulamıştır. Daha sonra ihraç patlaması ile cari fazlaya ulaşan Asya ülkeleri de kendi varlık fonlarını kurmaya başlamışlardır. Günümüzde ise dünyanın en büyük 15 ulusal varlık fonunun toplamı 11 trilyon dolar civarında bir kaynağa sahiptir.
Şimdi ulusal varlık fonlarını daha yakından tanıyalım ve Türkiye uygulaması hakkında bilmeniz gereken konulara tüm detaylarıyla göz atalım:
Ulusal Varlık Fonu Nedir?
Dünyadaki her merkez bankası, ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli döviz rezervleri ve kaynaklar bulundururlar. Bunlar dışında cari fazla veren ülkeler, ihtiyaçları dışında da döviz, altın gibi kaynak birikimlerine sahip olurlar. Bu birikimlerin, karlı şekillerde değerlendirilmesi için müstakil fonlar kurulmuştur ve bunlar zamanla ulusal varlık fonuna dönüşmüştür.
UVF’nin ne olduğunu anlamanın en kolay yolu, cebinizdeki bozuklukları bir kumbarada biriktirmeniz ve bu birikimi belli bir amaç doğrultusunda yapmanızdır. Örneğin; cebinizdeki bozuklukları her gün kumbaraya atıp, yılın sonunda açarak kendinize güzel bir laptop veya bunun gibi bir şey almanız. Bu para, zaten cebinizde pek dikkate almadığınız tutarlardır; ama bir araya geldiklerinde önem kazanmaktadır. Varlık fonları da tam olarak bu şekildedir.
Kurulan ilk ulusal varlık fonları, kuruluşlarının ardından 10 – 15 yıl geçmesiyle birlikte aşırı değerlenmiş ve dolayısıyla finans çevrelerinin dikkatini hemen çekmiştir. Körfez ülkelerinde başlayan uygulama, daha sonraları Asya ülkelerine doğru yayılmaya başlamıştır. 1990’lı yılların başında 500 milyar dolar seviyesinde bulunan ulusal varlık fonlarının değeri, bugün 10 trilyon doları aşmıştır.
Ulusal varlık fonlarının tarihsel bağlamına bakıldığı zaman; devletlerin, reel sektörlerde kamu işletmeleri ile yatırımlar yaparak ekonomik alanda faaliyet gösterirken, finansal küreselleşme ile birlikte “çağa ayak uydurma” amacı sonucunda varlık fonlarına yöneldikleri görülmektedir. Devletler, UVF’ler gibi şirketleri aracılığıyla yatırım yapma yoluna gitmişlerdir.
Ulusal varlık fonlarının çerçevesini çizen Santiago İlkeleri‘nde ise şu tanıma yer verilmektedir;
“UVF’ler genel hükümete ait özel amaçlı yatırım fonları veya düzenlemelerdir. Genel hükümet tarafından makroekonomik amaçlarla oluşturulmuş olan UVF’ler, mali hedefleri gerçekleştirmek için varlıkları elinde bulundurur, yönetir veya yabancı finansal varlıklara yatırım yapmayı içeren biz dizi yatırım stratejisi istihdam eder. UVF’lerin çeşitli yasal, kurumsal ve yönetişim yapıları vardır. Mali istikrar fonları, tasarruf fonları, yedek yatırım şirketleri, kalkınma fonları ve açık emeklilik yükümlülüğü olmaksızın emeklilik fonları içeren heterojen bir gruptur. UVF, parasal otoritelerin geleneksel ödemeler dengesi veya para politikası amaçlarıyla tuttuğu döviz varlıklarını, geleneksel anlamda devlet teşebbüslerini (KİT’ler), devlet çalışanlarının emeklilik fonlarını veya bireylerin yararına yönetilen varlıkları hariç tutmaktadır.”
Ulusal Varlık Fonlarının Amaçları
Bazı uzmanlar, UVF’lerin merkantilist dönemlerdeki devlet kontrolündeki yatırım araçlarıyla benzeştiğini düşünmektedir. Ayrıca dünya ekonomisindeki küreselleşme eğilimleri ile ülkelerin ekonomi politikalarındaki değişimler, UVF’leri bir yenilik simgesi olarak nitelendirmektedir.
Bazı uzmanlar ise UVF’leri, devletin küreselleşmesi ve finansal sistem ile bütünleşme stratejisinin bir aracı olarak görmektedir.
Ulusal varlık fonlarının en genel amaçları;
- Varlık çeşitliliği,
- Rezervleri yüksek getiri alacak şekilde kullanmak,
- Gelecek için emeklilik geliri yaratmak,
- Doğal kaynakların tükenmesi ihtimaline karşılık gelecek nesiller için tasarruf yaratacak yatırımlar yapmak,
- Sanayileşmeyi ilerletmek,
- Fiyat istikrarını sürdürmek,
- Çeşitli stratejik ve siyasi hedefleri de gerçekleştirmek ya da gerçekleşmesine yardımcı olmak gibi amaçlara sahiptir.
Yukarıda saymış olduğum amaçlar doğrultusunda Beck ve Fidora, ulusal varlık fonlarını genel bağlamda ulusal devletlerin dövizlerinin bir kısmını yöneten kamu yatırım şirketleri olarak tanımlamaktadır.
Genel itibariyle UVF’lerin 3 temel hedefinden de bahsedilmektedir. Bunlar; sermaye birikimini maksimize etme, iktisadi istikrar ve iktisadi kalkınma konularında ülke politikalarını kolaylaştırma ve uygulamadır.
IMF, ulusal varlık fonlarını makro iktisadi amaçlar doğrultusunda 5 gruba ayırmaktadır. Bunlar;
- İstikrar fonları; bütçeyi ve genel olarak ekonomiyi fiyat dalgalanmaları ve şoklardan korumaya yöneliktir. Örnek; Şili İktisadi ve Sosyal İstikrar Fonu.
- Tasarruf fonları; ulusal tasarrufları yatırıma dönüştürerek gelecek nesillerin refahını artırmayı amaçlayan fonlardır. Örnek; Rusya Ulusal Varlık Fonu.
- Rezerv yatırım fonları; rezervleri artırmaya odaklı fonlardır. Örnek; Çin, Kore ve Singapur fonları.
- Kalkınma fonları; ülkenin potansiyel üretimini artıracak sanayi politikaları ve sosyoekonomik projelere kaynak sağlama amaçlı fonlardır. Örnek; İran Ulusal Kalkınma Fonu.
- Emeklilik rezerv fonlar; hükümetin olası borçlarına kaynak sağlayan fonlardır. Örnek; Avustralya, İrlanda ve Yeni Zelanda fonları.
Türkiye Varlık Fonu Nedir?
Türkiye’nin ekonomik istikrarının artırılması ve kalkınmasına katkı sağlamak, kamuya ait olan varlıkları daha etkin ve verimli şekilde yönetmek, mevcut kamu varlığına değer katarak gelecek nesiller için daha güçlü bir ülke hazırlamak amacıyla kurulmuş bir yapıdır. Bu tanım, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş‘nin resmi web sitesinde yer almaktadır.
Türkiye Varlık Fonu, 2016 yılında sürdürülebilir büyüme ve istikrar ile uzun dönemli bir kalkınma perspektifi doğrultusunda kurulmuştur. Fonun kuruluş gerekçelerinin başında ise Türkiye’nin G-20 ülkeleri içinde bir ulusal varlık fonuna sahip olmayan tek ülke olması gerekçesi ve reel sektöre uzun vadeli yatırımlar çerçevesinde 2023 hedeflerine ulaşmak gelmektedir.
Ülkemizdeki UVF, Türkiye Varlık Yönetimi Anonim Şirketi’nin yönetiminde faaliyet göstermektedir. Şirketin kuruluşu varlık fonuna ait kanun tasarısında; “Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu bu Kanunda belirtilen fonların kurulması ve yönetimi olan, profesyonel yönetim ilkelerine göre yönetilen, özel hukuk hükümlerine tabi Türkiye Varlık Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştur,” şeklinde geçmektedir. Şirketin 50 milyon Türk lirası olan kuruluş sermayesi, Özelleştirme Fonu’ndan karşılanır ve tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığına aittir.
Türkiye Varlık Fonu, devletin elde ettiği gelirlerin bir kısmının aktarılacağı fondur. Tahmini ortalama bütçesi, 200 milyar dolardır ve hisseleri nama yazılıdır. TVF’nin alt fonlar kurma yetkisi de bulunmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) denetimindedir.
Türkiye’de büyümenin sağlanması için tasarruf ve yatırımların artırılması zorunludur. Ekonomideki sorunlardan olan yüksek faiz ise büyüme üzerinde önemli bir engel teşkil etmektedir. Türkiye Varlık Fonu’nun büyük projelere sağlayacağı finansman, hem bu projelerin hayata geçmesiyle oluşturulacak istihdam yoluyla hem de faiz üzerindeki baskıyı azaltarak ülkenin büyüme ve kalkınması üzerinde olumlu etkileri olması beklenmektedir.
Türkiye Varlık Fonu’nun Temel Özellikleri
26 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak kurulan Türkiye Varlık Fonu A.Ş. Özelleştirme Fonu tarafından karşılanacak olan 50 milyon liralık kuruluş sermayesi ile Başbakanlığa bağlı olarak çalışmaktadır. 12 Eylül 2018 tarihinde ise Cumhurbaşkanlığına bağlanmıştır. Varlık Fonu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olurken, Yönetim Kurulu üyelerinden birisi Cumhurbaşkanınca başkan vekili olarak görevlendirilmeye başlanmıştır.
Varlık fonunun diğer özelliklerine göz atacak olursak;
- Yönetim kurulu üyelerinin ekonomi, finans, bankacılık ve maliye alanlarında en az beşi yıl tecrübe sahibi olması şartı aranmaktadır.
- TVF ve TVF A.Ş.’nin hesap denetimi müfettişlerden oluşan heyet tarafından yapılmaktadır.
- Sayıştay kanununa tabii değildir.
- SPK denetimine tabii tutulmaktadır.
- TVF’nin malvarlığı haciz ve rehin edilememektedir.
- Kurumlar vergisinden muaf ve vergi kesintisi yapılmamaktadır.
- Elektrik, hava gazı ve yangın sigortası dışında belediyelerce ve tapu kadastro tarafından alınan vergilerden muaftır.
- Damga vergisi, harç, BSMV ve kredi kullanımı vergisinden muaftır.
- Sermayesinin yarısı devlete ait kurum ve kuruluşların mevzuatına tabi değildir.
- Personel alımında da diğer mevzuatlara bağımlı değildir.
- Varlık kiralama şirketlerinin indirim ve muafiyetlerinden yararlanabilir.
- Menkul kıymet ödemelerinde BIST kayıt ücretinden ve kotasyondan muaftır.
- Teşvikler ve emeklilik sistemindeki kaynaklar fona aktarılabilecektir.
Hazine’ye ait olan hisseler, 26 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Varlık Fonu’na aktarılmıştır. Hisseleri aktarılan kuruluşlar; Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul Anonim Şirketi, Türksat Uygu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirket, Eti Maden ve Çaykur’dur.
Türkiye Varlık Fonu’nun Amaçları
Türkiye’de büyümenin sağlanması için tasarruf ve yatırımların artırılması zorunludur. Türkiye Varlık Fonu ile ilk olarak bu adımlarda gelişme sağlanması amaçlanmaktadır. Bu yolda ilerlerken aşılması gereken engellerin de sırasıyla aşılması temel amaçları oluşturmaktadır. Büyük projelere finansman sağlaması, projelerin hayata geçirilmesi, istihdamın artırılması ve faiz üzerindeki baskının azaltılması gibi büyüme ve kalkınma amaçları bulunmaktadır.
TVF’nin amaçlarına maddeler halinde göz atmak gerekirse;
- TVF’nin ana faaliyet konusu, fonların kurulması ve yönetimi,
- Sermaye piyasalarında yatırım aracı çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak,
- Yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak,
- Dış kaynak temin etmek,
- Önemli kamu varlıklarında değer artışı sağlayarak ekonomik büyümeye katkıda bulunmak,
- Katılım finansmanına uygun varlıkların gelişmesine destek olmak,
- Türkiye’ye daha fazla yatırımcı ilgisi çekmek ve yeni yatırımlar için sermaye sağlamak,
- Oluşturulan fonla birlikte kalkınmanın lokomotifi olan reel sektör yatırımlarına, stratejik öneme sahip şirketlere finansman sağlanarak kalkınmanın hızlandırılması, ekonomide yüksek ve sürdürülebilir büyüme oranlarının yakalanması ve ekonomik istikrarın sağlanmasının önünün açılması amaçlanmıştır.
TVF’nin ana amaçları doğrultusunda hangi kaynakları kullanacağı ise tartışma konusu olmuştur. Bunun nedeni, dünya genelinde UVF’ler, ihracat fazlası veya doğal kaynak gelirlerini ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda makro iktisadi hedefler için kullanan fonlardır. TVF ise ödemeler bilançosu fazlası ya da doğal kaynak gelirine sahip olunmadığı için daha çok özelleştirme geliri ve mevcut kamu iktisadi teşebbüslerinden aktarımları kaynak olarak kullanmaktadır.
Türkiye Varlık Fonu’nun Kaynakları
Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından Türkiye Varlık Fonu’na devrine karar verilen kuruluş ve varlıklar ile Özelleştirme Fonu’ndan aktarılmasına karar verilen nakit fazlası, fonun baş kaynaklarındandır. Bakanlar Kurulu tarafından TVF’ye aktarılmasına karar verilen ihtiyaç fazlası gelir, kaynak ve varlıklar da önemli kaynaklar arasında yer almaktadır.
Yurt içi ve yurt dışı sermaye ve para piyasalarından ilgili mevzuat kapsamında yer alan izin ve onaylar aranmaksızın sağlanan finansman ve kaynaklardan oluşmaktadır. Aynı zamanda para ve sermaye piyasaları dışında diğer yöntemlerle sağlanan finansman ve kaynaklar da TVF’nin önemli kaynakları arasında yer almaktadır.
Türkiye Varlık Fonu’nun Portföyü
Türkiye Varlık Fonu’nun Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte Hazine’nin elinde bulunan hisseler fona geçmişti. Bu hisselerin ve işlemlerin detayları şu şekildedir:
- Türk Hava Yolları A.O.’nun yüzde 49,12 hissesi
- Ziraat Bankası sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- Türkiye Halk Bankası A.Ş.’nin yüzde 51,11 hissesi
- Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin yüzde 6,68 oranında Hazine’ye ait hissesi
- Türkiye Petrolleri A.O. sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- BOTAŞ sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- PTT sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- TÜRKSAT sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- Borsa İstanbul sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- Milli Piyango’da nakit oynatılan Piyango, Hemen-Kazan, Sayısal Loto, Şans Topu, On Numara ve Süper Loto oyunları ile ilgili daha değişik yeni oyunların yapılmasına izin verilebilecek oyunlarına ilişkin lisans (49 yıl süreyle)
- TCDD İzmir Limanı
- Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. sermayesinde bulunan Hazine’ye ait hisselerin tamamı
- Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
- ÇAYKUR
- Türkiye Jokey Kulübü’nün yurt içinde at yarışları düzenleme, yurt içi ve dışında düzenlenen at yarışları üzerine yurt içi ve dışından müşterek bahis kabul etme hak ve yetkilerine ilişkin lisanslar (topluca 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren 49 yıl süreyle)
- Mülkiyeti Hazineye ait Antalya, Aydın, İstanbul, Isparta, İzmir, Kayseri ve Muğla’da bulunan bazı taşınmazlar.
TVF’nin işleyişinde kullanılacak olan bu kaynaklarla hedeflenen fonun 200 milyar liralık bir büyüklüğe ulaşmasıdır. Aynı zamanda büyümeye katkı sağlaması, savunma sanayi ve yüksek teknoloji üretimi gibi stratejik sektörlere yatırım finansmanının sağlanması, yeni istihdam alanlarının açılması ve dışa bağımlılığın azaltılarak yerli sektörlerin ön plana çıkarılmasıdır.
Türkiye Varlık Fonu’nun Faydaları
Cumhurbaşkanlığı yönetimine giren Türkiye Varlık Fonu’nun sağladığı önemli faydalar bulunmaktadır. Bunları sıralandırmak gerekirse;
- Para ve sermaye piyasasına finansman temini,
- Stratejik sektör, şirket ve projelere kaynak sağlama,
- Mega projeleri ve sermaye piyasalarını destekleme,
- Bankaların finans sektöründeki rolünü azaltması,
- Tasarruf ve yatırımlara katkı sağlaması,
- Ekonomik yapısal sorunlara çözüm olması,
- Sermaye piyasalarını büyütmek ve derinleştirmek,
- Teknoloji yoğun sektörlerde yerli markaları desteklemek ve küresel marka olması yolunda desteklemek,
- 10 yıl içinde ekonomide büyüme rakamlarına yüzde 1,5 katkı sağlamak,
- Finansal riskler döneminde fon çıkışları ve spekülatif döviz talebi karşısında stabilize edici rol oynamak,
- Katılım bankalarının desteklenecek olması,
- İslami finansman faizsiz sistem yaygınlaşması,
- Reel sektöre uzun vadeli yatırım olanağı sağlamak,
- Arz güvenliği için doğalgaz ve petrol gibi alanlara doğrudan yatırım yapılmasını sağlamak,
- Bütçe açığı ve cari açığı önleyecek bir rol üstlenmek,
- Devlet kontrolünde devletin kaynaklarının toplandığı bir fon havuzu işlevi görmek.
Bu faydalar, TVF’nin faaliyetleri ile birlikte genişlemektedir. Dünya genelindeki ulusal varlık fonlarına bakıldığında da birçok faydalarının olduğu gözlemlenmektedir. Üstelik UVF’lerin merkez bankaları ile yaptıkları işbirliği istikrarı da sağlamaktadır.