Bir ekonomide enflasyon birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Hem yüksek hem de çok düşük olması sorun olan enflasyonun, beraberinde getirdiği sorunlarla birlikte stagflasyon, slumpflasyon ve deflasyon gibi kriz halleri görülmektedir. Dolayısıyla bu terimler birbiri ile karıştırılmaya son derece müsaittir. Dezenflasyon ise enflasyonu düşürme ve söndürme gibi anlamlara gelmektedir.
Enflasyonun yükselmesi kötü bir durum olarak yorumlanırken, negatif olması de bir sorundur. Hatta yüksek enflasyondan daha kötü bir durum olduğu da ifade edilmektedir. Deflasyon adı verilen krize neden olan negatif olan ABD ve Japonya gibi dev ekonomilerde karşılaşılmış bir durumdur. Dezenflasyon da en çok deflasyonla karıştırılmaktadır. Buna karşın anlamları birbirinden çok farklıdır.
Şimdi bu durum hakkında daha detayları bilgilere göz atarak karışıklığı ortadan kaldıralım:
Dezenflasyon Nedir?
En kısa haliyle enflasyonun düşmesi demektir. Buna karşın fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi olan enflasyonun düşmesi, fiyatların düşüş göstermesi değildir. Dezenflasyon yalnızca fiyatlar genel seviyesindeki artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Örneğin; Türkiye’de yüzde 24 civarındaki enflasyonun yeniden yüzde 10 civarlarına inmesidir. Bu nedenle negatif enflasyon anlamına gelen deflasyondan farklı bir durumdur.
İstenen bir durum olarak karşımıza çıkan dezenflasyon, enflasyon oranındaki artışın düşmesidir; ama fiyatların düşmesi demek değildir. Fiyatlar genel düzeyinde azalma ise deflasyonist bir sürece işaret etmektedir. Bu nedenle iki terim birbirinden apayrı anlamlar taşımaktadır. Üstelik deflasyon istenen bir durum değildir.
Atılan adımlarla birlikte enflasyonun yüksek seviyelerden düşük seviyelere çekildiği süreç, dezenflasyon yaşandığını göstermektedir. Ülke adına bazı yararlı durumları da beraberinde getirir. Örneğin; fiyatlardaki istikrar artar ve bu şekilde düşük faiz oranları ile sermaye yatırım maliyetleri azalır. Sürecin en önemli sonucu ise çok daha istikrarlı bir ekonomik ortamın oluşmasıdır. Aynı zamanda enflasyon beklentilerinin de düşmesidir.
Dezenflasyonun Nedenleri Nelerdir?
Belli bir düzeydeki enflasyon, sağlıklı bir ekonomiye işaret etmektedir. Bu düzey genellikle ülkelerin merkez bankalarının belirlemiş oldukları hedeflerdir. Bu hedef çerçevesinde enflasyonun yükselmesi iyi bir durumdur. Buna karşın yükselme hızı arttığı zaman, birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Kimlerine göre dolaylı kimilerine göre doğrudan ekonomik büyümeyi etkileyen enflasyon; stagflasyon, slumpflasyon ve resesyon gibi sorunlara neden olmaktadır.
Fiyatlar genel seviyesinin hızlı bir şekilde artmasıyla yaşanan enflasyon sorunu, ülkede refah düzeyini bozacağı için ülkenin ekonomi yönetimleri mücadele programlarını devreye almaya başlar. Bu müdahaleler sonucunda da enflasyon yükselme hızında yavaşlama kaydedilir ve dezenflasyon süreci yaşanır.
Enflasyon ile mücadele edilmediği zaman, paranın değeri düşüp alım gücü azalır. Yerli paranın değeri düştükçe karşılığında daha az mal ve hizmet alınmaya başlanır. Tüketim talebi azaldıkça üretim azalacak ve ülke ekonomisi durgunlaşarak küçülmeye doğru ilerleyecektir. Yani enflasyon ile başlayan kötülükler, devam etmesiyle birlikte ülke ekonomisini ele geçirerek yukarıda saymış olduğumuz sorunlara neden olacaktır. Bunu hiçbir ülke istemeyeceği için çeşitli mücadele programları ile enflasyonu düşürmeye çalışırlar. Dezenflasyon kavramı da bu süreci ifade etmektedir.
Dezenflasyonun nedenlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Enflasyonu önlemeye yönelik politikalar
- Tüketimin bir miktar kısılması,
- Para arzı artış hızının azaltılması,
- Üretimin artması,
- Enerji maliyetlerinin düşmesi,
- Genişletici para ve maliye politikalarından vazgeçilmesidir.
Tüketici fiyatlarındaki artışın, bir önceki döneme göre azalması ile ortaya çıkan dezenflasyon, reflasyon kavramının tersi olarak da görülmektedir. Hatırlanacağı gibi hedeflerin altındaki enflasyon oranlarının hedefe yaklaştırılması için uygulanan politikalar reflasyon olarak tanımlanmaktadır.
Dezenflasyonda, deflasyonist bir ortama neden olmadan enflasyonun düşürülmesi amaçlanmaktadır. Çünkü yükselen enflasyonla mücadele edilmezse ülkede refah düşecekken, hiperenflasyon sorunu ile de karşılaşılabilir.
Dezenflasyonun Sonuçları Nelerdir?
Fiyatlar genel seviyesindeki artış hızının azaltılması için merkez bankaları daha sıkı bir para politikası uygularsa ekonomide para arzı azalabilir. Yani devlet menkul kıymetlerini satmaya başlarsa para arzı kısılır. Bu daralma, nicel sıkılaşma olarak bilinir.
Bir durgunluk esnasında işletmeler arasında müşteriler için rekabet daha da yoğunlaşmaktadır. Bu yüzden perakendeciler artık müşterilerine daha yüksek fiyatlar vermezler. Çünkü merkez bankası, sıkı para politikasını benimsediği zaman, paraya erişim pahalanmış ve ekonomideki mal ile hizmetlere olan talep azalmıştır. Emtia talebi düştüğü zaman bile arzı aynı kalmaktadır. Bu şekilde de fiyatlar zamanla düşmekte ve enflasyonun artış hızı yavaşlamaktadır.
Doğal işsizlik oranlarının altında bir işsizlik artışı, enflasyonun artmasına sebep olacaktır. Buna rağmen doğal büyümenin üzerindeki bir işsizlik oranı artışı, enflasyonun düşürülmesini sağlayacaktır. Çünkü insanlar işsiz kaldıklarında, harcayacakları para daha az olmalıdır ve dolayısıyla ekonomide para arzı azalmaktadır.
Enflasyonun düşürülmesine bir örnek vermek gerekirse; Japonya’nın 90’lı yıllarına bakmak gerekir. Dezenflasyon ekonomisinin en iyi örneği olan ülkede 1990 yılında üretim artış oranı %5,2 iken, işsizlik oranı %2,1’dir. Enflasyon ise %2,4 seviyesindedir. 1992 yılında ise büyüme oranı %1’e düşmüş, işsizlik oranı %2,2’ye çıkmıştır. Enflasyon ise %1,7 düzeyine gerilemiştir. 2000 yılına gelindiğinde ise büyüme %2,8 olurken, işsizlik %4,7 seviyesine çıkmış ve enflasyon eksi %1,6 düzeyine inmiştir. Dezenflasyon, ülkede deflasyona neden olmuştur.
Dezenflasyonist süreç;
- Belli bir seviyeye kadar ekonomiler için olumludur.
- Enflasyon oranındaki düşüş ile yatırımcılar ülkeye geri gelir.
- Yatırımcılar ellerindeki parayı faiz yerine doğrudan yatırıma dönüştürürler.
- İstikrarlı bir yapı oluşmaya başlar.
- Faizler düşüş eğilimine girer.
- Finansman kredileri kullanımı artar.
- Uluslararası rekabetçilik gelişir.
- Belirsizlik azalırken, tasarruflar değerini korur.
Tüm bunlara karşın enflasyondaki düşüşün kontrollü bir şekilde sağlanmaması ile tıpkı Japonya gibi deflasyona neden olunabilir. Eğer enflasyondaki düşüş, talepteki düşüş ve olumsuz ekonomik büyümeden kaynaklanıyorsa bu sonuçla karşılaşılabilir. Reel borcun artması ve tüketicilerin harcamalarının düşmesi gibi sorunlarda malların daha ucuz hale gelip gelmediği görülmek istenecektir.
Dezenflasyon Stratejileri Nelerdir?
Enflasyonu azaltmak için politika yapıcıların başvurduğu iki ana yöntem vardır. Bunlardan birincisi cold turkey – soğuk hindi politikasıdır. Bu politika türü, enflasyon oranını bir hedefe yönelik olabildiği kadar hızlı şekilde azaltmaya yöneliktir. Şok etkisi yaratır ve eğer bu şok büyükse ekonomi için pek de iyi olmayabilir. Ancak politika yapıcıların güvenilirliğini geliştirirse de çok daha iyi olabilir.
Uygulamada ise daha önce Arjantin’de uygulanmıştır. Kaba tabirle halka “size para yok” der gibi para arzı birden kısılmıştır. Bu yöntemle %3000 seviyelerindeki enflasyon %2’lere çekilmiştir. Tabirin kökeni ise eski dönemlerde aşırı sarhoş kişilerin kafasına soğuk hindi koyulmasından gelmektedir.
Diğer bir yöntem ise kademeli politikalardır. Bunlar ise enflasyon oranını yavaşça düşürürler. Yani koyulan politikalarla birlikte adım adım hedefe doğru ilerlenir.
Rekabetçi Dezenflasyon Politikası Nedir?
1980’li yıllarda Fransa’da başlayan rekabetçi dezenflasyon politikası, güçlü ve değer kazanmış bir parayla enflasyona karşı mücadele edilirken, rekabet edilebilirlik gücü de artırılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda maaşlar kontrol altında tutularak şirketlerin kârları ve rekabet etme güçleri artırılmaya çalışılmıştır.
Bu politikalar sayesinde hem enflasyon düşürülmüş hem de ödemeler dengesi iyileştirilmiştir. Ayrıca sıkı mali politikalarla bütçe dengesi sağlanmıştır. Kısaca bu politikalar; güçlü para, maaş kontrolü ve sıkı bütçeye dayanmaktadır.
Fiyatlar genel seviyesinin artış hızının düşürülmesiyle şirketler kâr marjlarını korurken, fiyatları düşürme olanağı da bulmuştur. Bu sayede kısa zamanda ortaya çıkan üretimde düşüşler işsizliğe ve buna bağlı olarak maaşları kontrol altında tutmaya yardımcı olmuştur. Bu nedenle maaş dezenflasyonu olarak da anılmıştır.