Uluslararası Para Fonu açılımıyla bilinen IMF, ara ara tartışmaların gündeminde yer alan bir kurumdur. Çünkü kurumun kapısını çalmak, işlerin yolunda gitmediğini gösterir.
Ancak kurum hakkında daha fazla bilmeniz gereken konular vardır. Üstelik günümüzde değişen konumuyla birlikte ekonomide daha fazla söz sahibi olmuştur.
IMF’yi daha yakından tanımak isteyenler için bilgiler şu şekilde:
IMF Nedir?
IMF, oldukça geniş görev alanına sahip bir örgüttür. Kısaca küresel finansal düzeni takip etmeyi iş edinmiştir.
Halk arasında ekonomik sıkıntıda borç alınan bir kurumdur. Dolayısıyla ülkemize borçların arttığı haberleri çıkınca, “IMF’nin kapısı çalınacak mı” tartışmaları başlar.
Maddi açıdan sıkıntılı bir dönemde olduğunuzu varsayalım. Borç para istemek üzere arkadaşınızın kapısını çaldınız. Arkadaşınız size ihtiyacınız olan parayı verdiğinde bir süreliğine sıkıntıdan kurtulursunuz. İşte örgütü de böyle düşünebilirsiniz.
Ekonomik anlamda sıkıntı yaşayan ülkeler, ihtiyaç duyduğu miktarı bu örgütten ister. Ardından devletlere uygun fon sağlanır. Evet, aslında onu bir tür borçlanma aracı olarak görebilirsiniz. Buradan ilk kez borç alan ülke ise Fransa’dır.
Kuruluşun hükümetlere borç vermek için bazı şartlarının olduğunu bu noktada belirtmeliyiz. Hiçbir ülkeye bu şartlara uymadan borç verilememektedir. İçeriğimizin sonraki bölümlerinde bu konuyu detaylı bir şekilde ele alacağız.
Kuruluş için daha resmi bir tanım gerekirse; parasal konular hakkında çalışmalar yapan, devletlerin ekonomik sıkıntılarına çözüm üreten ülkelerarası uzmanlaşmış bir teşkilat olduğunu söyleyebiliriz. Düzenli bir finansal sistem oluşturmak, onun temel işlevlerindendir.
Bu tanımın yanı sıra şu da size yeterli gelebilir; belirli ekonomik amaçlar etrafında hareket eden, milletlerarası bir organizasyondur. Birleşmiş Milletler bünyesi altında yer alan kurumlardandır.
Devletlerin daha istikrarlı bir para sistemine sahip olmasını sağlamayı kendine amaç edinmiştir. Ülkelerin parasal durumlarında dengeleyici rol oynar.
Ekonomik bunalımda olan ülkelere kısa, orta ya da uzun vadeli krediler sağlar. İstihdam, uluslararası ticaret, hatta yoksulluk gibi birçok mali konu, kurumun ilgi alanına girer.
Başlarda Bretton Woods Sistemi‘nin işlemesinden sorumlu bir teşkilat olarak hayata geçirilse de bu sistemin yok olmasının ardından da milletlerarası para sisteminin düzenli işleyişinden sorumlu tutulmuştur.
Şimdilerde daha kapsamlı bir görev alanına sahip olan örgüte ilişkin farklı tanımlamalar mevcuttur. Peki, kendisini nasıl tanımlıyor?
Kuruluşun kendine özgü tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynakları bulunmaktadır. Bunlara ilişkin detaylı bilgileri de ilerleyen bölümlerde bulabilirsiniz.
Tanımından da anlaşıldığı gibi örgütün asıl ilgilendiği konu ekonomik meselelerdir. Eğer bir ülke maddi anlamda zorluk yaşıyorsa, kurum böyle durumlarda gereken desteği verir.
IMF’nin Görevleri Nelerdir?
Ekonomik açıdan oldukça önemli olan bu fon, gerek ülkelere karşı sorumlulukları gerekse ekonomik kalkınmadaki rolü bakımından yeri doldurulamaz bir konumdadır. Onun bu derece önemli olması elbette işlevleri ile ilişkilendirilebilir.
Öncelikle, uluslararası anlamda parasal işbirlikleri sağlıyor oluşuna değinmeden edemeyiz. Çünkü istikrarlı bir mali duruşu oturtmak onun temel görevlerindendir. Bundan dolayı da sürekli uluslararası finansal durumları izler.
Kuruluş, temel misyonu olan “uluslararası istikrarlı para sistemini” üç yöntemle gerçekleştirir;
- Hem dünya genelinde hem de üye ülkelerdeki ekonomiyi izleyerek
- Dış ödemelerde zorluk çeken ülkelere borç vererek
- Üye ülkelerin işine yarayabilecek diğer yardımlarda bulunarak
Bu hususlar çerçevesinde üye ülkelerinde finansman desteğinde bulunur. Aynı zamanda alternatif finansman kaynakları da sağlar.
Denetim ve organizasyon gibi alanlarda yetkisi vardır. Bunu borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi alanlarda gerçekleştirir.
Milletlere gerektiğinde maddi destek sağlamanın yanı sıra teknik anlamda da yardımda bulunur. Elbette küresel ekonomik büyümeyle de ilgilenir. Ekonomik daralmalarla mücadele eder. Büyümenin gelişmesi için çabalar.
Yani sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlamak da onun görevleri arasındadır diyebiliriz.
Kurumun uluslararası çapta ve üye ülkelerde yürüttüğü çalışmalar ilgililerine tam zamanlı biçimde iletilir. Dolayısıyla örgüt, şeffaf bir çalışma ortamı yaratmak durumunda kalır.
Kuruluş yapılan analizler ve kazanılan deneyimlerden yola çıkarak devletlere ve ülkelerin merkez bankalarına önerilerde bulunur.
Yukarıda, finansal piyasaların örgütün yakın takibinde olduğundan söz etmiştik. İşte kurum bu incelemelerinin ardından araştırmalar yapar. İstatistikler, tahminler veya analizler oluşturur.
Cari açık konusunda problemi olan ülkelere yardım eden IMF, onlara çözüm odaklı fikirler sunar. Daha iyi yaşam koşulları verebilecek politikalar uygulama konusunda teşvikte bulunur.
Kuruluşun görevleri kapsamı 2012 yılında yeniden düzenlenmiştir. Buna göre ekonomik istikrara tehlike yaratan her türlü makroekonomik risk ve finans piyasaları onun takibi altındadır.
Diğer görevlerini şu şekilde listeledik;
Buraya kadar anlattıklarımızdan hareketle; bu teşkilatın küresel ve bölgesel anlamda daha iyi bir ekonomi oluşturmayı amaçladığı söylenebilir. Tüm faaliyetlerini bu amaç etrafında gerçekleştirir ve sorumluluklarını da bu kapsamda yerine getirir.
IMF’nin Kuruluşu
Kısaca İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru kuruldu denilebilir. Daha detaylı anlatacak olursak;
1944 yılının Temmuz ayında ABD’nin Hampshire eyaletindeki Bretton Woods kasabasında kurulmuştur. Bundan 3 yıl sonra, 1 Mart 1947’de fiili faaliyetlerine başlamıştır.
Dünya ekonomisi, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile birlikte deyim yerindeyse bir deprem yaşamıştı. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’nın ardından içine girilen Ekonomik Buhran, maddi ilişkileri tehlikeye attı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan Avrupa devletleri oldukça kötü etkilenirken, ABD ise tam tersi durumdaydı. Ülkede ihracat ve altın stokları artıyordu. Bu nedenle diğer ülkelere yardım edebilecek tek ülke ABD idi.
ABD, Avrupa’ya yardım etmeyi kabul etti. Fakat bunu doğrudan yapmak yerine, müesseseler aracılığı ile yapmayı tercih etti.
Takvimler 1944 yılındayken Bretton Woods’ta Birleşmiş Milletler’in Para ve Finans Konferansı düzenlendi. Amaç ülkelerin birbiriyle olan ticaretini artırmak ve para biriminin dönüştürülmesi konusunda yaşanan problemleri çözmekti.
Konferansa katılan 44 devlet birtakım kararlar aldı. Savaşın yarattığı olumsuzlukları yeni bir ekonomik düzenle silmek, herkesin ortak temennisiydi.
Aynı tehlikelerin tekrarlanabilecek olması da endişe yaratıyordu. Sonunda, yapılan antlaşmayla iki ekonomik müessese kuruldu.
Kurulanlardan biri bugünkü Uluslararası Para Fonu, diğeri ise Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) idi. Böylelikle Dünya Bankası adı altında iki ekonomik örgüt oluştu.
Kuruluşunun 1944’e dayandığını yukarıda anlattık. Aslında resmi kuruluşu 27 Aralık 1945’te oldu. Bu tarihte kurucu ülke temsilcileri, anlaşma maddelerinin ana hatlarını belirledi.
Söz konusu Kuruluş Anlaşma Metni’ne bu adresten ulaşabilirsiniz.
29 üye ülke anlaşma maddelerini imzaladı ve 1947’de faaliyet geçti. Çalışmaya başlamasının ardından borç vermeye başladı.
1960’lı yıllara doğru kuruluş bünyesine katılanların sayısında artış yaşandı. Çünkü birçok Afrika ülkesi bağımsızlığını ilan etti ve birçoğu en doğrusunun buraya başvurmak olduğu kanısına vardılar.
Peki, onu bu derece evrenselleştiren neydi?
1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması onu tanınır bir hale getirdi. Hal böyle olunca üye ülkeleri arttı.
Örgüt, kurulduğu günden bu yana ekonomik istikrarın korunmasında ve geniş çapta mali refahın artmasında önemli bir rol oynamıştır.
Bir Ülke IMF’den Nasıl Borç Alır?
Evet, kuruluşun varoluş amaçları arasında zor durumda olan ülkelere maddi destek sağlamak vardır. Fakat bu, üye ülkelere her zaman borç vereceği anlamına gelmez. Bunun birtakım kuralları vardır.
Ülkenin üye olmasından kaynaklı bazı avantajlar söz konusu olabilir. Ama yine de mevcut para politikaları ve ticaret hacimleri kuruluşun kredi verip vermemesini etkiler.
Kuruluşun ülkeye verdiği borç, temelde ödemeler dengesini rayına oturtmayı amaçlar. Etkin bir ekonomik büyüme için gereken ortamı yeniden hazırlamasına yardımcı olur.
Yani bir ülke buradan borç aldığında, büyüme için gerekli reform ve politikalara uyumu kolaylaştıran bir tampon almış olur aslında.
Kuruluşun ülkelere verdiği krediler “temel şartlılık ilkesine” dayanmaktadır. Eğer ülke belirtilen şartları yerine getirirse ona kredi verir. Bu şartları şöyle listeledik;
Bu dört şart sağlanıyorsa, fondan kredi alma işlemi gerçekleşebilir.
Kendisine üye olan ülkelere ihtiyaç duyduğu finansman desteğini verse de kuruluşun her ülkeye borç verdiği söylenemez. Öyle ki yalnızca aldığı borcu geri ödeyebilecek durumdaki ülkelere finansman desteği sağlar.
Daha açık bir ifadeyle, borç verdiği ülkeye bu borcunu geri ödeyeceğini garanti eden bir mali politika uygulama zorunluluğu getirir ve böylelikle örgüt kendini garantiye alır.
Kuruluşun borç verebilmesi için ülkenin gelişme yolunda olması ve sürekli işler durumda bir ekonomisinin olması gerekmektedir. Kredi desteğinden faydalanmak isteyen ülkeler, onları borç almaya iten problemleri yok edecek mali politikaları kabul ederler.
Bu nokta ülkelerin hangi durumlarda borç alabileceğine de değinmek gerekiyor.
Kuruluşa üye olan bir millet eğer;
- Birtakım ödemeler dengesine ihtiyaç duyuyorsa,
- Geleceğe ilişkin ödemelerini karşılamak için uygun finansmana sahip değilse
- Ekonomik istikrarsızlık yaşıyorsa
Örgütten ekonomik yardım talebinde bulunabilir.
IMF’nin Borç Verme Araçları
Kuruluş borç verirken 4 farklı araçtan faydalanır. Bunlar;
Sizler için bu araçları aşağıda açıkladık;
Stand-by anlaşmaları, en çok merak edilenlerin başında gelmekle birlikte kuruluşun başlıca borçlanma araçlarından biridir.
Kısa süreli demeler dengesinde problem yaşayan gelişen Pazar ülkeleri sık sık buna başvurur.
Kredi alan ülkenin borcunu geri ödememesi ihtimaline karşı Stand-by anlaşmaları yapılır. Bu yöntemi bir tür garanti sağlama olarak düşünebilirsiniz.
Stand-by ile borcun geri ödenmesi, bir teminat mektubu verilmesi ile sağlanır. Sıkça kullanılan bir yöntemdir.
Onarılması daha fazla zaman alan yapısal problemlerden kaynaklı ödemeler dengesi problemleri, genişletilmiş fon kolaylığı aracılığıyla çözülür.
Esnek ve ihtiyati kredi hattı, güçlü bir temeli olan ve sağlam politikalar bulunduran ülkeler için tercih edilir. Ödemeler dengesinde güçlü bir baskı görülmez.
Düşük gelirli ülkelere borç verme, ödemeler dengesi probleminin niteliğine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Faiz oranı %0’dır.
Görüldüğü gibi söz konusu teşkilat, kredi verirken farklı seçeneklerden faydalanabilir.
IMF’nin Kaynakları
Üye ülkeleri, üye olduklarında bir miktar sermaye taahhütleri öderler ki buna “kota” denir. Bir ülkenin ekonomisi ne kadar büyükse, kotası da o kadar fazladır diyebiliriz.
Bir ülkenin buradan kredi talebinde bulunduğunu varsayalım. Fon, kota sisteminden karşılanır. Üyeliği bulunan her ülkeye, onun küresel ekonomideki büyüklüğünü gösteren kota tutarı tahsis edilir.
Kota aynı zamanda ülkelerin oy gücünde belirleyici bir unsurdur. Aynı zamanda ana finansman kaynaklarından biridir.
Yani, üye devletlerin mali katkılarının örgütteki oylama gücü ile ilişkili olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ayrıca altın rezervleri de kuruluşun kaynaklarındandır. 2015 yılı itibarıyla yapılan ölçümlere göre, teşkilatın altın rezervleri 90,5 milyon troy ons, yani 145 milyar dolar değerindedir. Bu, onu dünyanın en büyük üçüncü altın rezervi konumuna ulaştırmıştır.
Kuruluşun iki devamlı borçlanma düzenlemesi bulunur;
- Genişletilmiş Yeni Borçlanma Düzenlemeleri (NAB)
- Genel Borçlanma Düzenlemeleri (GAB)
Bu kapsamdaki toplam borçlanma kapasitesi 2019 yılının Aralık ayı itibarıyla 367,5 milyar SDR veya 580 milyar dolar olmuştur.
IMF Heyeti
En yetkili organ, Guvernörler Kurulu’dur. Bu kurul, üye ülkelerin ekonomilerinden sorumlu bakanlar ya da merkez bankası başkanlarınca temsil edilir. Yılda bir toplanır.
Kurul, olağan toplantısını IMF ve dünya genelindeki merkez bankaları toplandığında yapar. Örgütün günlük rutin işleri yürütme ve gözetim yetkisi İcra Direktörleri Kurulu’na devredilmiştir.
Bilmeliyiz ki, Guvernörler Heyeti’nde bulunan her ülke, sabit bir oy sayısına veya fona katılma hissesiyle orantılı bir oy hakkına sahip değildir.
Kurulda en fazla oy hakkı bulunan ülke ABD’dir. Çünkü en fazla sermayeyle iştirak eder.
IMF Başkanı Kimdir? Merkezi Nerededir?
Üst yönetimi bir başkan ve dört başkan yardımcısından oluşur. Kuruluşun yönetimi rutin görevleri yerine getirir. İcra Direktörü Kurulu’nun aldığı kararları uygular. Gerektiğinde tavsiyeler verir.
28 Haziran 2011- 16 Temmuz 2019 tarihleri arasında Başkanlık görevine Christine Lagarde atanmıştır. Kendisi Fransız avukat ve politikacıdır. Ondan önceki Başkan ise Amerikalı ekonomist Jonh Lipsky’dir.
Lagarde, 1 Kasım 2019’dan itibaren Avrupa Merkez Bankası Başkanlık koltuğunda oturmaktadır.
Halihazırda örgütün Başkanlığını Bulgar ekonomist Kristalina Georgieva yapmaktadır. Kendisi bir dönem Dünya Bankası’nın Genel Müdürlüğü ve Başkan Vekilliği’ni yapmıştır.
Kuruluşun genel merkezi ise Washington, DC, ABD’de bulunmaktadır.
IMF Üyesi Ülkeler
Bu kuruluşa üye olan ülkeler ekonomik anlamda işbirliği yaparlar.
Dünyanın önde gelen önemli ülkeleri bu örgütün üyesidir. Sayıları 189’a ulaşan üyelerin dışında, henüz üyeliği bulunmayanlar da mevcuttur. Küba, Doğu Timor, Kuzey Kore, Lihtenştayn, Monako, Tayvan ve Vatikan kuruluş bünyesinde yer almaz.
Kurulduğunda yalnızca 29 üyesi bulunurken, bu sayıyı günümüzde 189’a yükseltmiştir. Ayrıca bir ülkenin üye olması için Birleşmiş Milletler’e üye olması gerekmez.
Dünya Bankası’na kuruluşu olan Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’na üye olmak isteyenlerin kuruma üye olması ön koşuldur.
Teşkilat, sonradan yapılan bir değişiklikle, üyelik aidatını ödemeyen ülkelerin üyeliğini askıya alma yetkisine sahip olmuştur. Bununla birlikte eğer ülke üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmiyorsa, üyelikten çıkmalarını talep edebilir.
Bir ülke yazılı bildirimde bulunmasının ardından istediği zaman üyelikten ayrılabilme hakkına sahiptir.
Ülkemiz buradan borç almak için 19 stand-by kredi anlaşması imzalamıştır. 1961-2008 yıllarını kapsayan bu yardım kapsamında Türkiye’ye 50 milyar dolarlık kredi sağlandı.
Örgüte en fazla borcu olan ülkelerin ise Portekiz, Yunanistan, Ukrayna, İrlanda ve Pakistan olduğu bilinmektedir.
IMF’nin Türkiye ile İlişkisi
Tıpkı diğer ülkeler gibi Türkiye de mali sıkıntı yaşadığında buradan kredi talebinde bulunur. Kuruluşa 1947 yılında üye olmuştur. İlk stand-by anlaşmasını 1 Ocak 1961’de imzalamıştır.
1970’li yıllardan sonra ise Türkiye, örgütten uzak durmaya başlamıştır. Yaşanan bu durumda, o dönemin hükümeti etkili olmuştur. 1978 yılına kadar ülkemizle arasında bir anlaşma yapılmaması da yine bunun sonuçlarındandır.
Ülkemizin örgütle ilk uzun süreli anlaşması (36 ay) 1980 yılının Haziran ayında Süleyman Demirel hükümeti tarafından imzalanmıştır.
1984’ten 1994’e kadar ülkemiz bu örgüt ile stand-by anlaşması imzalamamıştır. Fakat 2001’de yapılan anlaşmalarla ikili ilişkilerin yeniden canlandığı söylenebilir.
2005 yılında yapılan 3 yıllık anlaşmadan sonra, iktidar 2008’de kuruluş ile stand-by anlaşması imzalamama kararına varmıştır.
Ülkemiz 14 Mayıs 2013’te kuruluşa olan son borcunu ödemiştir. Ardından ülkemizle ilişkisi sona ermiştir.
IMF ve Dünya Bankası Arasındaki Farklar Nelerdir?
Her ikisi de fon sağladığı için IMF ve Dünya Bankası sıkça birbirine karıştırılır. Halbuki ikisi birbirinden farklıdır.
Bu farkları tanım, işlev, büyüklük, organizasyon yapısı, üyeler, faaliyetler ve amaç kapsamında ayrıştırabiliriz.
Tanım bakımından:
İşlev bakımından farklarını şu şekilde açıkladık;
Büyüklük bakımından şu şekilde açıkladık;
Organizasyon yapısı bakımından şu şekilde açıkladık;
Üye ülkeler bakımından şu şekilde açıkladık;
Faaliyet bakımından şu şekilde açıkladık;
Amaç bakımından farklarını şu şekilde açıkladık;
Herhangi bir ülkenin mutlaka hem Uluslararası Para Fonu’na hem de Dünya Bankası’na birlikte üye olma mecburiyeti vardır.