Kullanmakta olduğumuz banknotların değerinin itibari olduğunu duymuş olabilirsiniz. Normal şartlarda bir kâğıt olmasına karşın, devlet nezdinde bir paraya dönüştürülmüştür.
Tanım biraz karışık gelmiş olabilir. Ancak günümüzde dolaşımdaki paraların tamamı bu şekildedir. Bunlar resmi olarak belirlenmiş bir değeri bulunan ve alışverişte kullanılabilen yasal kâğıtlardır.
Şimdi tam olarak ne demek olduğunu ve nasıl çalıştığını inceleyelim:
İtibari Para Nedir?
Fiziksel bir emtiaya değil, onu veren hükümet tarafından desteklenen banka kâğıdı veya kâğıt paradır. Şu anda kullanmakta olduğumuz banknotlar, itibari paradır.
Hükümet kararına dayalı çıkartılırlar. Altın, gümüş gibi bir karşılıkları yoktur. Üzerinde bir imza taşırlar ve taklit edilemezler. Mal ve hizmet alışverişinde kullanılırlar.
Yukarıdaki tanımların zaten kullanmakta olduğumuz banknotları nitelediğini görüyorsunuz. Bunların değeri, fiziki bir emtiaya göre belirlenmez. Onu yürürlüğe koyan devlet tarafından belirlenir.
Genellikle hükümet düzenlemeleriyle kurulmuştur ve gerçek değeri yoktur. Ayrıca kullanım değeri yoktur. Yalnızca hükümetin değerini koruduğu ve takas yapan tarafların değeri üzerinde anlaştığı için bir değeri olduğu kabul edilir.
Uluslararası alanda fiat ismiyle anılırken, değeri devletin gücü oluşturur. Altın standardı ve diğer emtia temelli sistemlerin yerine geçmiştir. Günümüze kadar ulaşmıştır.
İtibari Para Nasıl Çalışır?
Tarihsel olarak hükümetler ilk başta altın veya gümüş gibi değerli emtialardan para bastılar. Ayrıca belirli bir miktar fiziksel emtia için kullanılabilecek banknot basarlardı.
İtibari para, ulusal bir altın veya gümüş gibi fiziksel rezervlerle bağlantılı değildir. Bu nedenle enflasyon nedeniyle değer kaybederler. Hatta aşırı enflasyon durumunda değersiz hale gelme riski taşırlar.
İnsanların ülkenin para birimine karşı inancını kaybetmesi sonucunda da değersizleşecektir. Ancak altın gibi emtialar, içsel bir değere sahiptir.
Değeri, arz ve talep ile ihraç eden hükümetin istikrarı arasındaki ilişkiden kaynaklanmaktadır. Modern banknotların çoğu itibari para birimidir. Amerikan doları, Euro ve diğer büyük küresel dövizler de bu şekildedir.
20. yüzyılda hâkim olmaya başlamıştır. Öncesinde emtialara dayalı para birimleriyle söz konusuydu. 1971 yılında ABD Başkanı Richard Nixon’ın altın karşılığı dolar dönüşümünü sonlandırmasından beri, küresel ulusal para birimi sistemi olarak kullanılmaktadır.
İtibari Paranın Ortaya Çıkışı
Kökeninin 11. yüzyıla dayandığı ve ilk olarak Çin’in Sincuan bölgesinde basıldığı bilinmektedir. Bu banknotlar ilk başta ipek, altın ve gümüşle takas edilebilirdi.
13. yüzyıla gelindiğinde ise itibari para sistemine geçildi. Bu sistem tarihçilere göre; Moğol İmparatorluğu’nun çöküşünde etkili oldu. Çünkü aşırı harcama ve hiperenflasyona neden olarak çöküş zeminini hazırladı.
17. yüzyıla gelindiğinde ise İspanya, İsveç ve Hollanda’da kullanılmaya başlandı. Sistem, İsveç’te başarısız olurken, devlet gümüş standardına geçti. Bu sırada İngiltere’de kuyumcular ellerindeki altın ile kıymetli eşyaları kaybolma ve çalınma riskine karşı teminat almak için Londra’daki darphaneye teslim etti.
1640 yılında Kral I. Charles, tüccarların Londra Kulesi’nde sakladıkları altın külçelerine el koydu. Güvenin sarsılması nedeniyle kuyumcu Goldsmith’ler kasa yaptırdı. Burada saklanan altınlar karşılığında Goldsmith’s notes adı verilen hamiline yazılı bir kâğıt verilmiştir.
Ülkede yaygınlık kazanan bu kâğıtlar, ilk banknot sisteminin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 1963 yılında ise Londra Mahkemesi, tam karşılığı olmayan bu kâğıtların verilmesini yasaklamıştır.
18 ve 19. yüzyılda Kanada’daki New France, Amerikan kolonileri ve Birleşmiş Devletler Federal Hükümeti bu sistemi denedi.
20. yüzyılda Birleşmiş Devletler sınırlı bir alanda emtia temelli para birimi kullanmaya başladı. Bretton Woods Anlaşması ise dolar-altın dönüşümü benimsendikten sonra 1972 yılına kadar kullanıldı.
1972 yılında ABD Başkanı Nixon, altın standardını terk ederek tamamen bu sisteme geçiş yaptı. Altın standardı böylece sona ererken, tüm dünya bu sisteme geçmeye başladı.
İtibari Paranın Avantajları
Bir ülke ekonomisinin para biriminde ihtiyaç duyduğu rolleri yerine getirebilmesi için önemli görevleri bulunmaktadır. Örneğin; değer saklamak, sayısal bir hesap sağlamak ve değişimi kolaylaştırmak.
Ayrıca iyi bir senyoraj geliri yani paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasında farktan kazanç sağlama imkânı sunar.
Önem kazanmaya başladığı 20. yüzyılda, hükümetler ve merkez bankaları ekonomilerini iş döngüsünün doğal patlamaları ile iflaslarının en kötü etkilerinden izole etmeye çalıştılar.
Bu sistem, altın gibi kıt ya da sabit bir kaynak olmadığı için merkez bankaları arzı üzerinde çok daha fazla kontrole sahiptir. Bu şekilde kredi arzı, likidite, faiz oranları ve dolaşım hızı gibi ekonomik değişkenleri yönetme gücüne sahip olurlar.
İtibari Paranın Dezavantajları
Kontrolsüz basımı sonucunda hiperenflasyon ve değersizleşme gibi olumsuzlukları beraberinde getirir. Örneğin 2007 yılındaki ipotek krizi ve devamında gelen finansal çöküş, merkez bankalarının para arzını düzenleyerek depresyonları veya ciddi durgunlukları önleyebileceği inancını azaltmıştır.
Altına bağlı bir para birimi, altın arzının sınırlı olması nedeniyle daha istikrarlıdır. Ancak bu sistemin sağladığı sınırsız arz nedeniyle finansal balonlar oluşmaktadır.
Afrika ülkesi Zimbabve, 200’li yılların başında ciddi ekonomik sorunlara yanıt olarak, ülkenin merkez bankasının şaşırtıcı bir hızla para basmasını istedi. Ancak bu durum, 2008 yılında %230 ila 500 milyar arasında değişen hiperenflasyon ile sonuçlandı.
Ülkede fiyatlar basım hızıyla doğru orantılı bir şekilde yükseldi. Tüketiciler sadece zımba teli almak için bile bir para çantası taşımaya başladı. Krizin zirvesinde 1 trilyon Zimbabve doları, yaklaşık 0,40 dolar değerindeydi.