Kimileri enflasyonun paradan doğduğunu kimileri ise tamamen iktisadi bir olay olduğunu savunmaktadır. Bir süre sonra iktisadi bir olay olduğu görüşü benimsenmiştir. Bunun nedeni ise enflasyonu başlatan olayların para bolluğu değil, talep bolluğu olmasıdır. Bu durumda da enflasyonun toplam talep ve arz arasındaki dengesizlikten kaynaklandığı sonucu kanıtlanmıştır.
Reflasyon ise yeniden makul düzeyde bir enflasyona dönmek anlamına gelir. Toplam talebi, toplam arzdan daha hızlı genişleyen ve arzı talepten daha hızlı daraltan nedenler, enflasyonun ana kaynakları olarak görülür. Bu şekilde oluşan enflasyon sorununa karşı ülke ekonomisinde talebin genişlemesini sağlayan reflasyon politikaları uygulanarak, yeniden toparlanma sağlanmaktadır.
Enflasyonla mücadele kapsamında bilinmesi ve diğer kavramlarla karıştırılmaması gereken bu konu hakkında detaylı bilgilere göz atalım:
Reflasyon Nedir?
Bir daralma döneminden sonra ekonomik toparlanmanın ilk aşamasını tanımlamak için kullanılan kavrama reflasyon denir. Para arzı ile enflasyona yol açmayacak şekilde ve ölçümü bir biçimde artırılarak piyasaların yeniden denge kazandığı, fiyat istikrarının sağlandığı dönemi tanımlamaktadır. Daha açık bir tabirle kabul edilebilir enflasyona dönmektir.
Reflasyon, enflasyonu uzun vadeli tarihsel ortalamasına geri yükleme sürecidir. Aynı zamanda potansiyel deflasyona bir tedavi olarak düşünülebilir. Doğal ekonomik daralmayı azaltmak ya da her zaman önemli bir gelişmeyi takip eden iş genişletme döngüsünü yeniden ele geçirmek şeklinde de tanımlanmaktadır.
Terim olarak ilk defa, 1929 Wall Street Çöküşü sonrasında Amerikalı bir ekonomist, mucit, iktisatçı ve ilerici sosyal olan Irving Fisher tarafından kullanılmıştır. Amerikan neoklasik iktisatçılarından olan Fisher, ekonomik büyümenin artırılması ve uzun vadeli enflasyon hattının yenilenmesi anlamında reflasyon terimini kullanmıştır.
Burada dikkat edilmesi gereken konu ise enflasyonu düşürme anlamında kullanılan dezenflasyon ile karıştırılmamasıdır. Çünkü iki kavram birbirine ters bir anlam taşımaktadır. Önceki haline getirmenin İngilizcesi olan restoration ile para bolluğu ve enflasyon anlamına gelen inflation kelimelerinden türeyen bir kavramdır. Fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine neden olmadan, talep hacminin genişlemesidir.
Reflasyon, durgunluktan canlılığa geçiş ve toplam harcamaların artırılmasına bağlıdır. İşgücü piyasasındaki herhangi bir fazla kapasiteyi azaltmayı amaçlayan, ekonomik refahta uzun süreli bir yeniden canlanma ile karakterize edilen uzun vadeli bir değişimdir.
Reflasyon Politikası Nedir?
Üretimi canlandırmak ve deflasyonist eğilimleri kırmak için uygulamaya sokulan para veya maliye politikasına reflasyon politikası adı verilmektedir. Bir ülkenin çıktısını genişletmek ve genellikle bir belirsizlik veya resesyon döneminin ardından ortaya çıkan deflasyon halinin etkilerini azaltmak için tasarlanan mali veya parasal politikalardır.
Reflasyon politikaları, vergileri düşürmeyi, para arzını değiştirmeyi ve faiz oranlarını düşürmeyi içerebilir. Ayrıca işgücü piyasasında fazla kapasite olan alanlarda azaltmayı amaçlar. Reflasyon politikaları, ABD hükümetleri tarafından 1600’lü yıllardan beri başarısız olan ticari açılımları denemek ve yeniden başlatmak için kullanılmıştır.
Büyük Buhran’dan sonra ABD ekonomisi bastırılmaya devam edilmiş ve FED, enflasyon oluşturmak için mücadele etmiştir. Düşük faizler ve artan para arzı gibi bazı para politikası araçlarının kullanılmasına rağmen, enflasyon FED’in hedeflerinin altında kalmıştır.
Hatta Trump, ekonomiyi tam kapasite artırma umuduyla trilyon dolarlık bir altyapı faturası ve geniş kapsamlı vergi indimi sözü vermiştir. Bu iddialı politikalar ise Trump Reflasyon Ticareti tanımını ortaya çıkartmıştır. Bu ise Donald Trump’ın mali, ticari ve düzenleyici politikalarıyla ekonomik büyümeyi yavaşlatması umuduna dayanmaktadır.
Reflasyon Politikası Nasıl Uygulanır?
Kısaca reflasyon politikasının temeli, talebi artırmaya dayalıdır. Bu şekilde ekonomik faaliyetlerin seviyesini yükseltmek ve deflasyonla mücadele etmek için sırasıyla hükümet ve merkez bankası tarafından uygulanan parasal veya mali bir politikalardır.
Para politikası, para arzını etkilemek ve faiz oranlarını değiştirmek gibi merkez bankasının yaptığı hamleleri içerirken; maliye politikası ülke ekonomisindeki toplam talebi etkilemek için hükümet harcamalarını ve vergi oranlarını değiştirmeyi kapsar.
Reflasyon politikalardaki amaç; faiz oranlarını ve vergiyi düşürmeyi, büyük altyapı projelerine yatırım yapmayı ve para arzını değiştirmeyi içermektedir. Bu şekilde deflasyonist eğilimi değiştirmek amaçlanır. Talep artırıldığı zaman ekonomi yeniden büyüme kaydeder ve enflasyon yükselişe geçer. Kanada, ABD, Japonya ve Avustralya merkez bankalarının hep yıllık yüzde 2 enflasyon hedefine bu politikaları kullanarak ulaşmayı amaçlamaktadır.
Reflasyon politikası uygulamalarında;
- Para arzı artırılabilir,
- Faiz oranlarını düşürülebilir,
- Banka rezerv gereksinimleri kolaylaştırılabilir,
- Vergi indirimlerini azaltılabilir,
- Vergi ertelemelerine başvurulabilir,
- Vergi ödemelerinde taksitlendirmeler artırılabilir,
- Vergi teşvikleri yaygınlaştırılabilir,
- Maaş ve ücretler artırılabilir, ikramiye ödemeleri yapılabilir,
- Avans ödemelerinde oranlar yükseltilebilir,
- İşletme düzenlemeleri gevşetilebilir.
Bu politikaların uygulanmasıyla ekonomiden akan para miktarı artırılır ve tüketicilerle piyasa oyuncularına güven verilir. Tüketicilerin kullanılabilir gelirleri yükseltileceği için harcamaları ve tüketimi artırılmış olacaktır. Tüketim artışı ise talep artışı demektir.
Talebin artmasıyla üretim artışı sağlanacak ve bir sonraki adımda yatırım artışı yaşanacaktır. Bu şekilde de deflasyon ve stagflasyon tehdidi altındaki ekonomi canlanacak ve sürecin devam etmesiyle fiyatlarda artış başlayacaktır. Dolayısıyla ekonomi deflasyon ortamından çıkarak makul düzeyde enflasyona dönüşecektir.
Reflasyon Politikasına Dünyadan Örnekler
Trump Reflasyon Ticareti, 2016 yılında mali basında ortaya çıkmıştır. Ekonomistler, Trump’ın bu durumu yansıtan pazarlarda büyümeyi sağlayacak mali enflasyonu oluşturacağını tahmin ettiler. Trump ise “Şehirlerimizi düzeltip, otoyollarımızı, köprülerimizi, tünelleri, havaalanları, okulları, hastaneleri yeniden inşa edeceğiz. Bu arada ikinci altyapımızı yeniden inşa edeceğiz. Ve milyonlarca insanımızı yeniden inşa ettikçe istihdam edeceğiz,” ifadelerini kullanmıştı.
Reflasyon ticareti de uzunca bir sıfır veya çok düşük enflasyon döneminden sonra enflasyonun artmaya başlamasında piyasaların nasıl davranacağını ifade etmektedir.
Bir diğer örnek ise “Abenomics” olarak tanımlanan ve 2012 genel seçimlerini kazanan Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından uygulanan reflasyonel bir ekonomi politikasıdır. 20 yıldan fazla bir süredir Japonya neredeyse sıfır veya negatif enflasyon oranları ile deflasyonist bir resesyona girmiştir.
Japonya’nın başlattığı parasal genişlemeye geçmeden önce uygulanan bütçe harcamalarını artırma, reflasyonu maliye politikaları ile gerçekleştirmenin bir örneği olmuştur. Buna karşın Japonya, bütçe açıklarını yüzde 8’lere, kamu borçlanmasını ise yüzde 250’lere çıkartmış ve uygulamadan başarılı sonuçlar alamamıştır. Ne ekonomisini büyütebilmiştir ne de deflasyonist oramı dağıtabilmiştir.
Önce FED’in daha sonra da İngiltere, Japonya ve Avrupa merkez bankalarının izlediği parasal genişlemeler, reflasyonu para politikaları aracılığıyla gerçekleştirmeye örnektir. Bu uygulamalardan ise ABD ve İngiltere başarılı sonuçlar almıştır. Japonya’da ise parasal genişlemeden elde edilen sonuçlar, genişletici maliye politikalarından daha başarılı olmuştur.
Reflasyon politikalarında başarılı olmanın yolu, ülkenin ve toplumun sosyolojik yapısını, alışkanlıklarını, geleneklerini göz önünde bulundurarak bir program dizaynı etmekten geçmektedir.