Döviz kuruna müdahale söz konusu olmadıkça birçok kişinin adını bile duymadığı ve merkez bankalarının hükümet adına uyguladığı bir dizi politika vardır. Ayın belli zamanlarında toplanan kurul ile yapılan değişiklikler duyurulur ve fiyat istikrarının sağlanması amaçlanır. Örneğin; dolar kurunun 7 lirayı geçen zirvesi sonrasında hemen herkes yapılan müdahalelerle para politikasını az/çok öğrenmiş oldu.
Çeşitli araçlarla hedeflerine ulaşmak isteyen merkez bankaları, ilgili kurulu toplayarak yaptığı değişiklikleri açıklarlar. Bu açıklamaların öncesinde ve sonrasında ise piyasa hareketleri incelenerek yorumlar yapılır. Özellikle döviz yatırımcıları için bu dönemler oldukça önemlidir. Elbette merkez bankasının ne yönde bir karar açıklayacağını ve nasıl etkiler yaratacağını anlamak için uyguladığı para politikasının ne anlama geldiğini bilmek gerekir.
Şimdi para politikası nedir, hangi araçlar ile yönetilir ve kimler tarafından belirlenir konularını tek tek inceleyelim:
Para Politikası Nedir?
Bir ülkenin merkez bankası tarafından ekonomideki para miktarının ve fiyatının (faizler) belirlenmesini sağlayan uygulamalara para politikası denir.
Eğer merkez bankasının ne olduğunu bilmiyorsanız bu yazıya göz attıktan sonra geri dönmenizi tavsiye ederiz. Çünkü bu yazının ana oyuncularından birisi merkez bankalarıdır. Ülkemizde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) adıyla sürekli andığımız bu kurum, para politikasının da uygulayıcısıdır.
TCMB para politikası tanımını şu şekilde yapmaktadır;
“Ekonomik büyüme, istihdam artışı ve fiyat istikrarı gibi hedeflere ulaşabilmek için paranın elde edilebilirliğini ve maliyetini etkilemeye yönelik olarak alınan kararları ifade etmektedir.”
Merkez Bankası’nın kullandığı tanım size biraz karışık gelebilir; ama yapılan uygulamaları tam olarak tanımlayıcı bir açıklamadır. Çünkü merkez bankalarının sorumluluğunda olan para politikaları, büyümeden enflasyona kadar geniş bir kapsam ve etki alanına sahiptir. Aynı zamanda fiyat istikrarı sağlanarak ne çok yüksek enflasyon ne de deflasyon halleri ile karşılaşmamak için para arzına müdahale etmektedir. Bu şekilde de paranın değerini korumak için tedbirler almış olunmaktadır.
Merkez bankalarının çeşitli araçlar kullanarak piyasadaki para miktarını etkileyerek, piyasaya sürdüğü paranın istikrarını sağlamak için uyguladığı politikalar şeklinde de tanımlanabilir. Merkez bankaları temel amaçları olan fiyat istikrarını sağlamak için para politikası araçlarını kullanırlar. Aynı zamanda ekonomideki çeşitli durumlarla baş etmek için genişletici veya daraltıcı politikaları benimserler.
Para Politikası Kim Tarafından Belirlenir?
Ülkemizde para politikasını belirleme yetkisi ve sorumluluğuna sahip olan tek kurum, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’dır. TCMB para politikasını fiyat istikrarına ulaşma amacıyla kullanmaktadır.
Sahip oldukları para politikası araçları ile merkez bankaları, amaç belirlemekte olmasa da belirlenen amaca ulaşma konusunda uygulayacakları politikayı ve araçlarını seçme, dozunu ayarlama konusunda bağımsızdırlar.
Para politikasına yöne veren merkez bankaları, genellikle kısa vadeli faiz oranlarını kullanırlar. Bu faizler, merkez bankalarının finansal kuruluşlarla işlemlerinde kullandıkları oranlardır. Bu oranlarda yapılacak bir değişiklik ile bankaların veya diğer finansal kuruluşların kendi müşterileri için belirledikleri faiz oranlarını, varlık fiyatlarını, döviz kurlarını ve beklentilerini etkilemektedir.
Para Politikasının Amaçları Nelerdir?
Bir ülke ekonomisinde makroekonomik hedeflere ulaşmak için uygulanan para politikası, para arzının merkez bankası kontrolünde tutulmasını sağlamaktadır. Başlıca hedefi, fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu şekilde enflasyon da kontrol altında tutulmuş olunur.
Para politikasının amaçlarını, nedenleri ile şu şekilde sıralanabilir:
- Enflasyonu kontrol etmek için fiyat istikrarını sağlamak,
- Ödemeler dengesinin denkliği için döviz kurlarında istikrarı sağlamak,
- İşsizlikle mücadele etmek ve istihdamı artırmak için tam istihdam üzerine ulaşmak,
- Belirsizliği gidermek ve sağlıklı yatırım ortamı oluşturmak için faiz oranlarındaki istikrarı sağlamak,
- Ekonomik büyüme hedefinin gerçekleşmesini sağlamaktır.
Para politikası sayesinde milli gelir, fiyatlar genel düzeyi ve istihdam hacminin olumlu yönde etkilenmesi amaçlanmaktadır. Bunlar dışında ara amaçlar da bulunur ve özellikle araç olan faiz oranı üzerinde durulur.
Amaçlara ulaşma konusunda politika faizleri ise tarihi önceden belirlenen toplantılarda Para Politikası Kurulu ile belirlenmektedir. PPK ile alınan kararlar, toplantının yapıldığı gün öğleden sonra açıklanmaktadır. Kurul ile yapılan toplantının özeti ise 5 gün sonra yayımlanmaktadır.
Merkez bankası fiyat istikrarını sağlarken, finansal sistemin istikrarını da korumaktadır. Tüm bunları yaparken, para arzını kontrol edebilmek ve ekonomideki hedeflerine ulaşmak için kararlar alır. Bu kararlar para politikası başlığı altında toplanır. Uygulayabilmek için de elindeki para politikası araçlarını kullanırlar.
Para Politikası Araçları Nelerdir?
Merkez bankalarının amaçları; öncelikle fiyat istikrarını sağlamak, ekonomik büyüme, tam istihdam ve ödemeler dengesinde denklik kurulmasıdır. Bu amaçlar doğrultusunda para politikası araçları kullanılmaktadır. Bu araçlar ile para arzı değiştirilmekte ve böylece hedeflere ulaşılması sağlanmaktadır.
Bu araçlar genel olarak; TCMB faiz oranları, Açık Piyasa İşlemleri (APİ), reeskont oranları, zorunlu karşılık oranları, döviz işlemleri şeklindedir. Şimdi bu araçların detaylarına göz atalım:
TCMB Faiz Oranları
TCMB, bankalar ile arasındaki borç alma ve verme faizlerini düzenlemektedir. Bu sayede piyasadaki likiditeye müdahale edebilmektedir. Bu faiz oranları önceden hazırlanmış olan takvim doğrultusunda aylık olacak şekilde Para Politikası Kurulu tarafından açıklanmaktadır.
Para Politikası Kurulu tarafından açıklanan faiz oranları; gecelik borç verme faizi (marjinal fonlama), gecelik borç alma faizi, bir hafta vadeli repo faizi (politika faizi) ve geç likidite penceresidir. Merkez bankasının belirlediği faiz oranları hakkında detaylı bilgi almak için bağlantıya tıklayın. Merkez bankasının faiz oranlarının oluşturduğu bant ise faiz koridoru olarak adlandırılmaktadır.
Açık Piyasa İşlemleri
Açık piyasa işlemleri en basit şekliyle; merkez bankasının devlet tahvili alım – satım işlemleridir. APİ şeklinde kısaltılan bu araç ile merkez bankası, kısa vadeli faiz oranlarına ve piyasa likiditesine hızlı bir şekilde müdahale edebilmektedir.
APİ, menkul kıymetlerin kesin alım ve satımı, geri alım vaadi ile satımı (ters repo), geri satım vaadi ile alımı (repo) ve Türk lirası depo borç alma ve verme imkanları şeklinde yapılmaktadır. Bunları açıklamak gerekirse;
- Kesin alım – satım işlemleri, kalıcı likidite fazlası veya açığı olduğu zaman, menkul kıymetlerin piyasaya doğrudan satılması ya da piyasadan doğrudan alınmasıdır.
- Repo, menkul kıymetlerin geri satılmak için alınması; ters repo ise geri alınmak için satılmasıdır.
- Türk lirası depo borç alma ve verme imkanları (depo imkanları) ise merkez bankasının gün içinde ilan ettiği faiz oranları üzerinden TL borç almak veya vermek isteyen bankalara teminatları ve limitleri çerçevesinde sağladığı mevduat imkanıdır.
TCMB yukarıdaki araçları kullanarak, piyasadan tahvil alarak para miktarını artırabileceği gibi piyasaya tahvil sürerek para arzını ve banka rezervlerini azaltabilir. Bu araçların kullanımı ile yaşanan değişimler şu şekilde anlatılmaktadır:
Reeskont Oranları
Yeniden iskonto ettirme anlamına gelen reeskont işlemleri; gerçek ve tüzel kişilerin, bankalara iskonto ettirdiği vadesi gelmemiş senetlerin bankalar nezdinde merkez bankasına yeniden iskonto ettirilmesine denmektedir. Bu işlem sırasında uygulanan faiz oranlarına da reeskont oranı adı verilmektedir.
Merkez bankası bu durumda reeskont oranlarına müdahale ederek para arzını kontrol etmektedir. Reeskont oranlarının artırılması bankaların maliyetlerinin artırılması anlamına gelmektedir. Bu durumda bankalar, bu yolla kredi kaynağı yaratma yolunu seçebilirler. Böylece para arzı sınırlı tutulmuş olunur.
Reeskont oranlarının bir diğer amacı ise değiştirilmeleri ile piyasadaki faiz oranlarını etkilemeye çalışmaktadır. Aracın etkisi sınırlı olsa da kullanımı söz konusu olmaktadır.
Döviz İşlemleri
Yerel para biriminin diğer paralara karşı değerini etkilemek amacıyla merkez bankası tarafından döviz alım – satım işlemleri yapılabilir. Merkez bankasının piyasadan döviz almasıyla yerel paranın arzı artar. Aynı zamanda döviz miktarı azalacağından kur yükselir. Merkez bankası döviz sattığında ise piyasadaki yabancı para arzı artış gösterir ve kur düşüşe geçer.
Zorunlu Karşılıklar
Bankaların ellerindeki mevduatlar karşılığında belirli oranlarda mevduatı, merkez bankası bünyesinde tutması gerekmektedir. Bu oranlar, Türk lirası ve yabancı para mevduatlar için farklılık göstermektedir.
Merkez bankası zorunlu tutulacak mevduat oranlarını belirlerler ve piyasadaki para arzını kontrol edebilir. Mesela zorunlu karşılık oranı artırılarak, para arzı kısılabilecektir.
Merkez bankasının önemli araçlarından bir diğeri de topladıkları mevduata karşılık, bir miktar teminat tutulmasını sağlamasıdır. Bu şekilde bankaların ve mevduat sahiplerinin riski azaltılmış olur. Buna munzam karşılıklar adı verilmektedir.
Bunlar dışında özel para politikası araçları da söz konusudur. Farklılaştırılmış reeskont oranları, ithalat teminatları, zorunlu döviz devir oranları, asgari ödeme yükümlülükleri, tüketici kredilerinde vade, faiz ve miktar kontrolleri, merkez bankası tavsiyeleri özel araçlar sınıfında yer almaktadır.
Modern para politikası araçları da söz konusu olmaktadır. Bunlar ise miktarsal gevşeme, kredi genişlemesi, faiz taahhüdü, rezerv opsiyon mekanizması ve faiz koridorudur.
Uygulanma Şekline Göre Para Politikası Çeşitleri
Merkez bankasının belirlediği amaç doğrultusunda para politikası, genişletici ve daraltıcı olarak iki farklı şekilde uygulanmaktadır. Para politikası araçları ile birlikte uygulanan bu politikalar ile ekonomiye yön verilmektedir.
Şimdi bu politikaların detaylarına göz atalım:
Daraltıcı (Sıkı) Para Politikası
Eğer bir ekonomide enflasyonist eğilimler hakimse ve enflasyon hedeflenen düzeye düşürülemiyorsa merkez bankası tarafından daraltıcı ve bir diğer adıyla sıkı para politikası uygulanır. Bu politika enflasyona sebep olan ve temel faktörlerden olan toplam talep artışının frenlenmesini sağlamaktadır.
Günümüzde enflasyonun parasal bir olgu olduğu düşüncesi benimsenmiştir. Bu nedenle enflasyonun kontrol edilebilmesi için para arzının azaltılması veya sınırlandırılması gerekir. Merkez bankası da elindeki para politikası araçları ile bu yönde adımlar atar.
Birçok merkez bankası bu amaçlara ulaşabilmek için enflasyon hedeflemesi denen bir yönteme başvurmaktadır. Bu yöntemde bir hedef enflasyon belirlenmekte ve para politikası araçları, o hedefe ulaşmaya yarayacak şekilde ayarlanmaktadır.
Enflasyonun ana nedeni; ekonomide üretilen mal ve hizmetlere olan toplam talebin yüksek olmasıdır. Toplam talebin artmasının nedeni ise ekonomide dolaşan para fazlalığıdır (para arzıdır). Eğer toplam talep miktarı, toplam arzı aşarsa fiyatlar yükseliş eğilimi göstermeye başlar. Bu durumda merkez bankası ekonomide toplam talebi azaltmak için para arzını kısmaya başlar. Böylece toplam talebi düşürüp tüketim eğilimini tasarruf eğilimine çevirecektir.
Para arzının kısılmasında merkez bankası, açık piyasa işlemleri kapsamında tahvil satabilir. Yani piyasadan borçlanıp piyasadaki para arzını azaltacaktır. Aynı zamanda döviz satabilir, reeskont ve zorunlu karşılık oranlarını artırabilir. Bu işlemlerle birlikte Türk lirası arzı kısılabilir. Para arzının kısılması, faizlerde yükselişe neden olacaktır ve böyle bir ortamda tüketim yerine tasarruf eğilimi başlayacaktır.
TCMB’nin bu kapsamda attığı adımlardan birisi de banka ve aracı kurumlara kısa vadeli krediler sağlamasıdır. Borç verme faizlerini yükselttiği zaman bankaların maliyetleri artacak ve TCMB’den borçlanma istekleri azalacaktır. Bu şekilde de para arzı kısılmış olacaktır.
Genişletici (Gevşek) Para Politikası
Eğer bir ekonomide deflasyonist eğilimler hâkimse, fiyatların sürekli düşüşü ekonomiyi kötü etkiliyorsa ve bu nedenlerle büyümenin düşmesi öngörülmeye başlanmışsa merkez bankası gevşek, bir diğer adıyla genişletici para politikası uygular.
Ekonomide küçülmeye neden olan toplam talep düşüşünün yeniden artışa döndürülmesi hedeflenmektedir. Bunu sağlamanın yolu ise para arzının artırılmasıdır. Merkez bankası elindeki para politikası araçlarını para arzını artıracak yönde kullanır.
Genişletici para politikasının günümüzdeki uygulamaları küresel kriz sonrasında gelişmiş ekonomilerde yürürlüğe konulan ‘niceliksel gevşeme’ politikası şeklindedir. Amerikan Merkez Bankası (FED) başta olmak üzere İngiltere, Japonya, Avrupa merkez bankaları bu yönteme başvurmuşlardır.
Ekonomideki toplam para miktarının artırılması anlamına gelen bu politika, ekonominin gerektiği ölçüde büyümemesi, ekonomik durgunluk hali ve işsizlik beklentisi gibi durumlarda merkez bankaları tarafından uygulanmaktadır. Para arzını artırmak faiz oranlarını düşürürken, tüketim eğilimini artıracaktır. Bu şekilde de ekonomik aktiviteler artmaya başlayacaktır.
TCMB faizleri düşürmek için piyasadan tahvil satın alabilir. Aynı zamanda reeskont ve karşılık oranlarını azaltabilir. Bunların sonucunda da toplam talebi artırabilir. Mesela zorunlu karşılık oranlarını düşürülmesi, bankalar için kredi verilebilecek daha fazla kaynak demektir. Borç verme faizlerini düşürdüğünde de bankaların TCMB’den borçlanma isteği artacak ve borçlanan bankalar piyasaya kredi vermeye daha istekli olacaktır. Sonucunda ise piyasada para arzı artacaktır.
Para Politikası ile Enflasyon Hedeflemesi
Merkez bankalarının enflasyon hedeflemesi, kendi içinde 2 başlıkta incelenmektedir. Bunlardan birisi enflasyon oranı hedeflemesidir. Diğeri ise fiyat düzeyi hedeflemesidir. Bu iki ayrı başlık, bazen aynı anda ve dönüşümlü olarak uygulanmaktadır. Aralarındaki fark nedeniyle hangisinin seçileceği konusunda farklı görüşler ortaya atılmaktadır.
Enflasyon ve fiyat düzeyi hedeflemesi konuları arasında yapılacak olan seçim, sonuçlarına bağlı olarak yapılmaktadır. Eğer fiyat istikrarının sağlanması hedefleniyorsa fiyat düzeyi hedeflemesi seçilmektedir. Eğer düşük ve durağan bir enflasyon oranı sağlanmak isteniyorsa enflasyon hedeflemesi rejimi tercih edilmektedir. Aynı zamanda bu karar alınırken, enflasyon hedeflemesi rejiminin fiyat seviyesinde baz kaymasına neden olacağı hesaba katılmalıdır.
Enflasyon hedefli rejimde geçmiş başarısızlıklar gelecek politika faaliyetlerini etkilememektedir. Bu nedenle enflasyon hedefli politikalar baz kaymasına neden olabilmektedir. İki uygulama arasındaki en önemli fark ise şu şekildedir;
- Eğer her yıla ait hedef enflasyon oranı ise önceki yıllara ait hedefe ulaşmada söz konusu olan başarısızlığın telafi edilmesi merkez bankasından talep edilmemektedir.
- Eğer hedef, fiyat düzeyi veya bu konuda izlenecek bir politikaya aitse o zaman merkez bankasının önceki yıllara ait hedeflerde meydana gelen sapmaları telafi etmeye çalışması gerekir.
Amaçlar arasında enflasyon hedeflerini ulaşmak en önemli noktalardan birisidir. TCMB enflasyon hedeflerini, para politikalarının yönetimi konusunda en önemli unsurlardan birisi olarak açıklamaktadır. Bu amaç doğrultusunda politika faizleri ile diğer araçları kullanarak, toplam talep ve enflasyon beklentilerini yönetmektedir.
Enflasyon hedeflemesinde TCMB yayımladığı tahminleri, beklentileri yönlendirmek amacıyla kullanmaktadır. Bu tahminler; Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında Enflasyon Raporu adı altında yayımlanmaktadır.
Para Politikası Kurulu Nedir? Görevleri Nelerdir?
PPK ismiyle andığımız Para Politikası Kurulu, para ve kur politikası kararlarının alındığı organdır. Bu kurul 7 üyeden oluşmaktadır ve bunlar; merkez bankası başkanı, başkan yardımcıları, banka meclisi üyeleri arasından seçilen bir üye ve Başkan’ın önerisi üzerine müşterek kararla atanan bir üyedir.
PPK’nın görevleri;
- Para politikası ilke ve stratejisini belirlemek,
- Hükümet ile birlikte enflasyon hedefini belirlemek,
- Para politikası hedefleri ve uygulamaları konusunda hükümet ile kamuoyunu bilgilendirmek,
- Hükümet ile birlikte TL’nin iç ve dış değerini korumak için gerekli önlemleri almak,
- Kur rejimini belirlemektir.
Para Politikası Kurulu toplantıları, önceden ilan edilen takvime göre bir yılda 8 kere düzenlenmektedir. Karar ise toplantının yapıldığı gün, öğleden sonra açıklanmaktadır. Toplantının özetini içeren rapor ise takip eden 5 iş günü içinde yayımlanmaktadır. Açıklanan kararlar ise orta vadeli bir bakış açısı ile geniş bir bilgi seti kullanılarak alınmaktadır.