Türkiye’nin ekonomik hayatı için bir milat sayılan 24 Ocak kararları, yalnızca bir para hareketi değildir. Ekonomiyi yeniden yönlendirme ve reform işidir. Süleyman Demirel’in yetkilendirmesiyle Turgut Özal tarafından servis edilen kararlar, serbest piyasa ekonomisini hayatımıza sokmuştur.
Daha önceki istikrar kararlarından farklı olarak serbest piyasa ekonomisi koşulları belirlenen 24 Ocak kararları ile esnek kur sistemi benimsenmiş, faizler serbest bırakılmıştır. Türk lirası konvertible hale getirilmiş ve sermaye piyasasının ülke ekonomisindeki payı artırılmıştır.
İşte bu şekilde hayatımıza giren ve günümüzde de sıklıkla dile getirilen bu kavram hakkında bilgileri sizlerle paylamak istedik.
Serbest Piyasa Ekonomisi Nedir?
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler,” anlamına gelen Laissez Faire, Laissez Passer sözleriyle sıklıkla anılan serbest piyasa ekonomisi; ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılabildiği, fiyatların ise hükümetçe değil piyasaca belirlenip dengelendiği ekonomi türüdür.
Daha geniş bir tanım yapmak gerekirse; özel sektör ve rekabete dayalı, kaynakların dağıtımında fiyat mekanizmasını ve dünyada oluşan fiyatları baz alan, resmi müdahalelerin ve devlet yatırımlarının minimuma indirgendiği, kamunun milli hasıla içindeki payının azaltıldığı, devlet varlıklarının daha çok altyapı hizmetlerine harcandığı bir sistemdir.
İşsizlik oranlarının fazlasıyla arttığı ve enflasyonun üç haneli rakamlara yükseldiği 1970’li dönemlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik darboğazı aşabilmek için açıklanan istikrar paketi ile hayatımıza girmiştir.
24 Ocak kararları ile serbest piyasa ekonomisi görüşü olarak yeni liberal formüller öneren monetarist uygulamalara gidilmiştir. Monetarizm, parasalcı yaklaşım olarak bilinirken; serbest piyasa ekonomisinde yalnızca parasal bir hareket değil, ekonomik bir reform gerçekleşmiştir.
Serbest piyasa ekonomisinde, sorunların çözümünün devletin ekonomiye müdahalesi söz konusu değildir. Fiyat mekanizması aracılığıyla sorunların çözümüne gidilmektedir. Arz ve talep, temel belirleyici olarak kabul edilmiştir.
İdeal serbest piyasa ekonomisinde üretici ve tüketicilerin pazarda aynı şartlar altında bulunduğu varsayılmaktadır. Ayrıca bu tür ekonomilerde fiyat mekanizmasının iyi işlemesi zorunludur.
Serbest Piyasa Ekonomisi Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Kapitalizmin son evresi olan liberal devlet politikalarının uygulama sahasının adı serbest piyasa ekonomisidir. Uzun süreli liberal ekonomik uygulamaların ardından belirli periyotlar ile ekonomik ve sosyal krizler yaşanmıştır.
Bu krizlerin en büyüğü olan 1929 Büyük Buhran’ından sonra Keynesyen politikalar ile liberal politikalar bir kesintiye uğramıştır. Yine de liberal politikalar 1980’lerden sonra neo-liberalizm adıyla serbest piyasa modeli olarak uygulamaya girmiştir.
Büyük Buhran’a sunduğu çözümlerle ilgi gören Keynesyen iktisat, ilerleyen süreçte etkinliğini kaybederek monetarizm ile rasyonel beklentiler teorisini karşımıza getirmiştir. 80’li yıllar Keynesyen politikalardan vazgeçip, serbest piyasa ekonomisine geçiş yapılan yıllar olmuştur.
Liberal Görüşler ve Destekleyen İsimler
İnsan aklının kendi çıkarı için çalıştığını söyleyen David Hume, en adaletli düzenin kendiliğinden oluşan düzen olduğunu ve resmi makamların buna müdahale etmemesini öne sürmüştür. Kişisel çıkarların ve serbestliğin insanın tabiatında olduğunu da söylemiştir.
Serbest piyasa ekonomisinin kurucusu olarak görülen Adam Smith ise bireylerin kendi çıkarları için mücadele edip, sonuçta toplumsal çıkarı arttırması, doğal düzenin en serbest düzen olduğu, kamunun güvenlik dışında hiçbir müdahalesinin olmaması gerektiği gibi görüşleri de liberal fikirlerin artmasını sağlamıştır.
Liberal fikirlerin yaygınlaşmasına destek olan bir diğer ise Jeremy Bentham olmuştur. Devletin kişisel faydacılığı artırmak gibi bir görevi olduğunu belirten Bentham; özgür olmayan bir ortamda fayda, fayda olmayan bir ortamda iktisadi serbestlik, iktisadi serbestlik olmadan özel mülkiyet ve bunların tümü olmadan da toplumun mutlu olmayacağını söylemiştir.
J. Stuart Mill ise devletin ve etik duyguların haz tarafından belirlendiğini, en fazla hazzı serbestliğin verebileceğini, devletin de asıl niyetinin bu hazzı en yükseğe taşımak olduğunu ifade etmiştir.
Bu isimlerin söylemleri, toplumlarda liberal düşüncelerin fazlalaşmasına neden olmuştur ve serbest piyasa ekonomisine doğru bir geçiş söz konusu olmuştur.
“Bırakınız yapsınlar” fikrini destekleyen Herbert Spencer, sosyal ayıklanmanın en iyi olanın yaşamasını sağladığını, yani rasyonel insanı savunarak liberalizme katkı sağlamıştır.
Benjamin Constant ise dini alanda, iktisatta, yayın organlarında ve mülk edinme hakkında maksimum serbestliği savunarak destek vermiştir.
Demokrasi ve liberalizmin birbirlerinden ayrılmaz parçalar olduğunu savunan Alexis de Tocqueville, tarihin serbestlik ve eşitlik sağlayan bir amaçla yola çıktığını savunup liberalizmin günümüzdeki haline ulaşmasını sağlayan temel ilkelerine katkı sağlamıştır.
Serbest Piyasa Ekonomisinin Özellikleri
Bu ekonomi türünün iki unsuru vardır. Bunlar; ‘bırakınız yapsınlar’ ve sistemin kendiliğinden dengeye geleceğini düşünen ‘görünmez el’ teorileridir.
Bunları gerçekleştirenler ise alıcı ve satıcıların karşılıklı ticari faaliyetleri sonucunda oluşan fiyat sistemidir. Piyasa ortak çıkarlara göre değil, bireylerin çıkarlarının uzlaşmasıyla oluşmaktadır.
Serbest piyasa ekonomisinin özellikleri kısaca şu şekildedir:
Özel Mülkiyet Hakları
Bireylerin ve bireylerce kurulan ortaklıkların ve şirketlerin, toplumdaki maddi varlıklara sahip olmasıdır. Özel mülkiyete serbest bir şekilde sahip olma hakları; mülk malikine, mülke ait maddi kazanımları toplumsal çıkarlara zıt düşmeyecek bir şekilde kullanım hakkı vermektedir.
Miras, bireysel mülkiyetin ayrılmaz bir parçasıdır. Kişiyi ve kişinin psikolojik eğilimlerini toplumda ekonomik organizasyonun olmaz olmaz temel olarak gören bireycilik, kişinin aksiyonlarını toplumsal ekonomik örgütlenme için yeterli görür.
Bireyciliğin en önemli gereklilikleri ise ekonomik özgürlük ve bireysel mülkiyet hakkıdır. Herkesin farklı yeteneklerinin bulunması ve bunların diğer kişilerin yetenekleriyle rekabet ederek gelişmesi, bireyciliğin özelliğidir.
Ekonomik özgürlüğün, ekonomik ve sosyal rekabetin, bireysel mülkiyetin bir sonucu olarak bireycilik ortaya çıkmaktadır. Piyasa ekonomisi ise insanlara tanıdığı mülkiyet hakları ile tüm bireysel özgürlükleri insanlara veren sosyal bir sistemdir.
Girişim ve Seçim Özgürlüğü
Serbest piyasada özgürlük, kişilerin ve özel girişimcilerin piyasa sayesinde istediği seçimi yapma hakkına sahip olmasıdır.
Teşebbüs özgürlüğü ise bir şirketin kaynakları ile üretimde bulunması ve ürettiklerini satmasında devletin karşı müdahalesine uğramadan istediği şekilde davranmasıdır.
Tüketicilerle alakalı olup tüketicilerin gelirlerini diledikleri gibi harcayabilmeleri de seçim özgürlüğü iken; sözleşme ve şirket kurma özgürlükleri de bunların vazgeçilmez bir parçasıdır.
Kişisel Çıkarlar
Bu özellik; her iktisadi birimin kendi çıkarlarını düşünerek maksimum kar ve faydayı amaçlamasıdır. Kapitalist ekonomilerde, her karar verici, kendi lehine maksimumu elde etmeye çabalar.
Teşebbüs ve seçim özgürlüğünün amacını belirleyerek ayrıca zarar maruz kalan üreticilerin iflas etme olasılığını da içermektedir.
Liberal düşünce; kamu faydası, toplumsal iyilik, ortak kazanım gibi toplu ilgilendiren tüm amaçlara uzaktır. Bireylerin kişisel çıkarları dışında ve onların üzerinde bir ortak çıkarları olduğu düşüncesine de uzak düşmektedir.
Düşüncede esas olan kişisel çıkarlardır ve bundan toplumsal çıkar oluşur. Kişiler; kendi çıkarları için hareket edecekleri bir homo economicus, doğru ve bilimsel olanı bulabilen rasyonel insan ve her türlü sosyal hareketi kendi amacı doğrultusunda kullanan faydacı bireydir.
Piyasa Mekanizması ve Rekabet
Bu ekonomide ticareti yapılan her malın fiyatı (bedeli) vardır. Her birey fiyata göre kendi çıkarı açısından en yüksek faydayı elde etmeye uğraşır. Bu ise ekonomik karar birimlerinin eylemlerini fiyatlar yoluyla düzenlemektedir.
Serbest piyasa ekonomisinde işlem gören bir meta, alıcı ve satıcıların piyasada oluşan fiyatı etkileyememesini rekabet olarak değerlendirmektedir.
Rekabetçi bir sistemde çalışmak isteyenler, istedikleri işi seçme özgürlüğüne sahiptir. Tüketmek isteyenler de talep ettikleri her yerde alışveriş yapabilmektedir.
Herkes birbiriyle güven içerisinde faaliyette bulunmaktadır. Bu mekanizma sayesinde her bireye sınırsız imkan tanınarak özgürlük sağlanmaktadır.
Sınırlı Hükümet
Serbest piyasa ekonomisinde, devletin ekonomiye sınırlı müdahalesi söz konusudur. Devletin ekonomiye etki ederek kapitalist sistemin etkisini düşürmek yerine tek hak ve özgürlükleri, rekabetçi ortamı koruması ve geliştirmesi, bu yönde zorunlu olan değişimleri yapmasını gerektirmektedir.
Kamunun hiçbir şekilde doğal düzene müdahalesi öngörülemez. Yalnızca bireylerin doğal düzenlerini devam ettirmelerine yardımcı olması gerekir. Hiçbir otorite, insanları bir şey yapmaya zorlamamalıdır.
Zorlama söz konusu olmadığı için kamunun asıl görevi, serbest piyasanın işlerlik kazandırmak ve piyasayı zor sokacak eylemleri engellemektir. Devlet sadece güvenlik için olmalıdır.
Serbest Piyasa Ekonomisinin Türkiye Uygulamaları
24 Ocak 1980 ekonomik istikrar programı ile Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi uygulanmaya başlanmıştır. Kamu müdahalesi yerine serbest piyasalar, içe dönüş sanayileşme yerine dışa açık sanayileşme politikaları uygulanmıştır.
Devletin müdahaleciliği ve korumacılık politikaları mümkün oldukça azaltılarak, dış ekonomik gelişmelere açık bir pazar ekonomisine geçilmeye başlanmıştır.
24 Ocak kararları, ekonomiyi liberalleştirme açısından sınırlı olurken, 5 yıl içinde bu sınırlar kalkmaya başlamıştır. Örneğin; faiz oranları serbest bırakmasa da piyasa eğilimine göre hareket etmiştir. Kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesi için politik ortam hazırlanmıştır.
Kararlarla birlikte fiyatlar büyük ölçüde serbest bırakılmış ve devalüasyon yapılmıştır. Ardından sabit kur rejiminden, günlük döviz kuru ayarlamaları yapılmaya başlanmıştır.
Alınan önlemlerle de tüketim kısılmış, kalan üretimi ihracata yönlendirerek ve dış kredilerle döviz yetersizliğini gidererek üretimin artırılması amaçlanmıştır.
Türkiye’de 1983’ten itibaren serbest piyasa rejiminin daha da geliştirilmesi için bazı ekonomik politikalar ve uygulamalar ortaya konmuştur. Bunlar şu şekildedir;
- Günlük kur ayarlamalarına devam edilmiştir,
- Türk parasının değerini korumaya yönelik 32 No’lu kararname çıkarılmıştır,
- TL’nin konvertibilitesi için adımlar atılmıştır,
- İthalatta liberasyon sınırları genişletilmiş, gümrük vergileri azaltılmış, ithalat yasakları ve miktar kısıtlamaları en aza indirilmiştir,
- Yabancı sermayenin özendirilmesi için tüm sektörlere giriş serbest bırakılmıştır,
- Kamu yatırımları altyapı, enerji ve savunma sanayi ile sınırlandırılmıştır,
- Devlet tekelinde üretimi ve satışı olan birçok mal özel kesime açılmıştır,
- İktisadi kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi için adımlar atılmıştır.
1980’li yılların sonlarında, Türkiye’nin kapitalist ekonomi modeline geçme çabaları için uygulanan politika tedbirleri şok tedavisine benzetilmektedir. Türk ekonomisinde sistemin tam işleyişini önleyen önemli eksiklikler bulunmuştur.
Yüksek enflasyon oranları, serbest piyasa ekonomisi sisteminin Türk ekonomisinde aksadığını gösteren en belirgin göstergedir. Bu, piyasa düzeninin iyi çalışmadığını ve piyasa mekanizmasının tam olarak işlemediğini göstermektedir.